Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Sınıflandırması (The Common European Framework- CEFR) kapsamında belirlenen B1 seviyesi yani “orta” düzey İngilizce biliyor ve mevcut dil becerilerinizle neler yapabileceğinizi merak mı ediyorsunuz? B1 seviyesinde İngilizce konuları nelerdir? İngilizceyi hangi seviyede biliyorum? Tüm bu sorularınızın cevabını ve detaylarını yazımızın devamında bulacaksınız. Ayrıca ingilizce özel ders ve online ingilizce eğitim seçenekleri için de Superprof'u ziyaret edebilirsiniz.
Peki B1 seviyesinde birinin dış dünyada bu düzeydeki dil becerileriyle yapabilecekleri nelerdir? Ana dili İngilizce olan bir turistle rahatlıkla her konu hakkında konuşabilir mi? TOEFL, IELTS gibi uluslararası standartlarda İngilizce dil becerilerini ölçen sınavlarda ne gibi puanlar alabilir? Hangi düzeyde konuşabilir ya da yazabilir? C1 ve C2 düzeye ne kadar sürede gelinebilir? Tüm bu soruların cevabı yazımızın devamında.
Öncelikle TOEFL ve IELTS gibi uluslararası geçerliliklere sahip sınavların B1 seviyesi olarak belirledikleri puan aralıklarına bakalım.
IELTS (International English Language Testing System) sınavı bilindiği üzere 9 üzerinden yapılan bir puanlama sistemine sahiptir. B1 seviyesi IELTS’te en yüksek seviye olan 9 üzerinden 5’e tekabül etmektedir. TOEFL içinse 120 puan üzerinden alınan 43-58 puan aralığı B1 seviyesini ifade etmektedir.
Gelelim İngilizce B1 seviyesi dil becerilerine..
B1 Seviye İngilizce Dil Becerileri
B1 seviyesinde okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerileriniz nelerdir birlikte inceleyelim.
Okuma Becerileri
B1 seviyesinde güncel konular hakkında yazılmış köşe yazılarından bilimsel veya tarihi içeriğe sahip yalın bir dille yazılmış makalelere, bir blog yazısından hakkında bilgi edinmek istediğiniz bir konuyu Google’a yazdığınızda karşınıza çıkan yazılara kadar geniş bir çerçevede okuma becerilerine sahipsiniz. Ancak yazılanların tümünü yüzde yüz netlikte anlamanız bu aşamada beklenmez. Yazıların temel çerçevesini ve anlatmak istediği konuyu anlayabilir, yazı içeriğinde bulunan ve soruya dönüştürülebilecek tüm içeriklerin yaklaşık yüzde altmış ila yetmiş oranla cevap verebilirsiniz.
Konuşma Becerileri
B1 seviyesi artık kendinizi çok daha rahat ifade edebildiğiniz, gündelik konularda İngilizce sohbet edebilmeye başladığınız ve ilgi alanlarınızla sınırlı olmak üzere uzun sohbetler edebilirsiniz. B1’i A2 seviyesinden ayıran en temel özellik bağlaç kullanımının üst seviyeye çıkmasından dolayı kompleks cümleler kurabilmenin daha kolay olması ve akıcılığın çok daha sürdürülebilir olmasıdır. Artık konuşmalarınızda duraksamalar veya kısa cümle kurmaktan kaynaklı amatör konuşmacı imajını da yıktığınız seviyedir B1 seviyesi. Tam bu noktada ingilizce özel ders seçeneklerini değerlendirerek konuşma becerilerinizi çok daha üst seviyelere çıkarmanız mümkündür.
Yazma Becerileri
Yazma becerilerinde B1 seviyesi İngilizce cümleler kurma anlamında sizi oldukça tatmin edici bir seviyeye taşır. İlk defa bağlaçlarla birkaç cümleyi bağlayabildiğinizi fark ettiğinizde gelişiminizin gözle görülür artışını hissedersiniz. Bu da motivasyonunuzu etkileyen önemli bir faktör olarak İngilizce öğrenme sürecinizde devamlılık sağlar. B1 seviyesinde verilen bir konu hakkında ilgi alanınıza denk gelmesi şartıyla tatmin edici pasajlar yazabilirsiniz. Gelecek planlarından bahsedebilir, herhangi bir konunun avantaj ve dezavantajlarından bahsedebilirsiniz.
Dinleme Becerileri
TV, sosyal medya platformları veya canlı olarak dinlediğiniz İngilizce video içeriklerini yine ilgi alanınızda olması kaydıyla büyük oranda anlayabilirsiniz. Telaffuzların düzgün olması kaydıyla söylenen cümleler beyninizde anlamlı bütünlükler oluşturabilir.
Ancak görüldüğü üzere B1 seviyesinin püf noktası ilgi alanlarıdır. Yani B1 seviyesinde nispeten rahat hareket alanı bulabildiğiniz konuların ilgi alanlarınıza dahil olması gerekiyor. Daha sonraki aşamalarda bu şart yavaş yavaş kaybolmaya başlayacak, herhangi bir konu hakkındaki içerikleri de çok daha rahat anlamaya başlayacaksınız.
B1 Seviyesi İngilizce Konuları
B2 seviyesinden çok büyük farkları olmayan B1 seviyesinde artık A1 ve A2'den ciddi anlamda ayrışma görürüz. B seviyeleri bu açıdan milat gibidir.
Zamanlar (Present Perfect Continuous/Past Perfect /Past Perfect Continuous): Yakın geçmişte olmuş olan ve bulunulan anda da etkisi halen devam ifadeleri kullanmak “present perfect” zaman ifadesini kullandığımızı A2 seviyesinden az çok hatırlıyorsunuz. Şimdi ise “geçmişte süreklilik” ifadesini cümlelere yansıtabilmek için “past perfect continuous” zamanını ve “-mişli, -mışlı” geçmiş zaman olarak bilinen “past perfect” zamanlarını öğreniyorsunuz.
Bu zamanların genel yapıları hakkında fikir sahibi olmanız için hepsi hakkında kısa birer örnek verelim.
Present Perfect Continuous : She has been working in İzmir for 2 years. (O, iki yıldır İzmir’de çalışıyor) (hala İzmir’de çalışıyor)
Past Perfect Tense : I had already finished my homework when my mom warned me to finish it.
Past Perfect Continuous: I had been watching TV for 1 hour. (Bir saattir televizyon izliyordum.) (Şuan izlemiyorum, geçmişteki bir süreçti)
Yine bu konu içerisinde “for” ve “since” zaman ifadelerinin cümle içinde kullanımlarını ve anlamlarını detaylıca öğrendiğiniz ve cümle içinde rahatlıkla kullanarak daha zengin bir gramer yapısına hâkim olmaya başladığınız aşamanın içerisindesiniz.
Zaman Zarfları (By, by then, in a few years, by the time) : Cümle içinde belirli bir zaman aralığını ifade etmek için kullanılan zaman zarflarının cümle içinde kullanımları B1 seviyesini en belirgin özellikleri arasındadır.
“She will be finished his job by afternoon” (İşlerini öğleye kadar bitirmiş olacak)
“ I am so busy now, I will call you in a few hours” (Şuan çok meşgulüm birkaç saate kadar seni arayacağım”
Could have + past participle + done : Could have done kalıbının cümle içerisinde verdiği anlamı anlamak için bir örnekle açıklayalım.
“I was so hungry. I could have eaten whole chicken” yani “O kadar açtım ki bir bütün tavuğu yiyebilirdim”. Görüldüğü üzere B1 seviyesinde dilbilgisi yapıları daha kompleks bir hal almaya başladı.
“Could have done” kalıbının kullanıldığı farklı örnekler de vardır. Örneğin bir olayın olmayacağının bilindiği durumları ifade etmek için de bu kalıp kullanılabilir. Örnek olarak:
I couldn’t have practiced properly so i didn’t participate in the race. (İyi şekilde hazırlanamadım bu yüzden de yarışmaya katılmadım).
May, Might, Must, Should, Have to Kullanımları: İngilizcede “modals” olarak bildiğimiz gramer yapıları aslında cümle içinde yardımcı fiil görevini üstlenen yardımcı elemanlardır. Hepsi için kısa birer örnek verelim.
May/Might: genellikle ihtimalleri konuşurken kullandığımız bu yardımcı fiili kimi zamanlarda da izin isterken cümlenin başında “May I” diye başlayan ifadelerde görebilirsiniz. “Might” ile hemen hemen farkları yoktur diyebiliriz.
Must: İhtimalden veya olabilirlikten bahsetmediğimiz tamamen emin olduğumuz, güçlü bir tavsiye verirken veya kanunla belirtilen zorunlulukları anlatırken “must” kullanımı yaygındır.
Örneğin trafik kurallarına uymak zorunda olduğumuz anlatılırken “must kullanmak doğru olacaktır.
“You must slow down when approaching the pedestrian crossing. (Yaya geçidine yaklaşırken yavaşlamalısın)
Should: Yukarıda “must” için verdiğimiz örneği “should” için vermemiz pek mümkün değildir çünkü “must” çoğunlukla zorunlulukları belirtmek için kullanılırken “should” daha çok öğüt veya tavsiye verirken kullandığımız bir “modal”dır.
Yani bu örnekten de anlaşılacağı üzere yaya geçidine yaklaşırken durmanızın gerekmesi sizin karar verebileceğiniz bir durum değil tam aksine yapmanız gereken bir zorunluluktur. “Should” kullanımında ise söylenen şey size yalnızca bir tavsiyedir. Uyup uymamak size kalmıştır.
Örneğin “ You look very tired, you should take of a rest” yani çok yorgun görünüyorsun biraz dinlenmelisin dediğinizde burada seçim hakkı sizindir.
Have To: Should ve Must modal’ları ile her daim karıştırılan ve arasındaki farkların ince örneklerle anlatılmaya çalışıldığı B1 seviyesi sürecinde bu tüm bu modal’lar önemli dilbilgisi yapılarını oluşturur.
In Case - As if : Bir ihtiyat ya da bir tedbir durumunu ifade eden “In case” kalıbı Türkçe’de cümleye “-dığı/diği takdirde”, “durumunda” anlamını kazandırmak için kullanılır.
“You should keep an first aid kit in your car in case of an emergency” Türkçesiyle “Acil bir durumda arabanda acil durum çantası bulundurmalısın”.
“As if” ise “-mış/miş gibi “sanki” anlamlarını karşılamak için İngilizce cümlelerde kullanılan yapıdır.
“They were looking at me as if i am a criminal” (bana sanki bir suçluymuşum gibi bakıyorlardı.)
“As though” da yine aynı anlamı veren “as if” kalıbının farklı bir kullanımıdır.
Used to – Get Used To – Had Better Kalıpları
Used to: “Used to” kalıbından sonra çoğunlukla fiilin 1. halinin geldiği ve cümleye “bir zamanlar yapardı- ederdi” gibi geçmişte yapılan ancak şu anda yapılmayan alışkanlıkları eylemleri anlatmak için kullanılır. Yine bir örnekle pekiştirmek gerekirse;
“I used to smoke cigarettes.” yani “bir zamanlar sigara içerdim”. Burada kişinin geçmişte bir dönem sigara kullandığını ancak artık sigara içmediğini anlayabiliriz. İkinci örnek;
“I used to like cats but one day one of them attacked me and i don’t anymore” burada da kişinin bir zamanlar kedileri sevdiğini ancak içlerinden birinin ona saldırması dolayısıyla artık kedileri sevmediğini ifade etmesi durumu vardır. Yani geçmişte yapılan edilen ve artık günümüzde yapılmayan şeyleri anlatmak için “used to” kalıbı sıklıkla kullanılır.
Get used to: Temelde “alışmak” anlamına gelen “get used to” ise herhangi bir olaya veya herhangi bir şeye alışkın olma durumunu ifade etmek için kullanılan bir kalıptır. Ancak “Used to” kalıbıyla karıştırmamak lazım. “Get used to” “used to” kalıbında olduğu gibi geçmişteki alışkanlıkları ifade etmez. Bir kişinin günümüzde herhangi bir olaya veya herhangi bir işe alışmış olduğu anlamına gelir. Bir örnekle açıklarsak;
“I should get used to this situation” (Bu duruma alışmam gerek) veya
“I was just getting used to my new car” (Yeni arabama tam alışıyordum ki…)
“He couldn’t get used to his job” (işine bir türlü alışamadı)
Had Better: “Should” yapısı ile çok benzer bir anlam ifade eden “had better” da cümleye “-san/sen iyi olur” anlamı katan bir söz öbeğidir. Peki “had better” hangi durumlarda kullanılır birlikte bakalım.
İçinde bulunulan an ile gelecek ve şimdiki zamanı kapsayacak şekilde kullanıma sahip bu kalıbın “should” a kıyasla daha çok bir “uyarı” yani “warning” niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Örneğin;
You had better study maths, or you will fail the exam. (Biraz matematik çalışsan iyi olur yoksa sınavı geçemeyeceksin) görüldüğü üzere bir tavsiye niteliği taşıyor gibi görünse de alt metinde yatan şey uyarıdır. Yani ilk şartı yerine getirmediği taktirde bir sonuca katlanması gerektiği anlatılırken kullanılır.
Prefer - Would Rather
Herhangi bir konudaki tercihimizi ifade ederken kullandığımız “prefer” ve “would rather” kalıpları B1 seviyesinin en rahat anlaşılabilen ve en kolay konularından birisidir.
Unutmayın; tüm bu konuları ezberlemeniz size İngilizce'de yetkinlik kazandırmayacaktır. A1 ve A2 düzeylerin edinimlerini tamamen öğrenmiş olmanız gerekir. A1 ve A2 düzey konuşma, dinleme, yazma ve okuma becerilerinizin bu düzeylerde eksiksiz olması lazım.
Bu yazıyı beğendiniz mi? Puanlayın!
Loading...
