Türkçe, her ne kadar latin alfabesine sahip, yazıldığı gibi okunan ve kolay gibi görünen bir dil olmasına rağmen yabancılar için öğrenmesi zorlayıcı bir dil olabilir. Barındırdığı birçok kural ve kullanım çeşitliliğinin yanı sıra pek çoğumuzun günlük yaşamda dahi kullanmaya alıştığı için dikkat etmediği hatalı kullanımlar Türkçe’nin ne kadar çok anlam barındırdığını ve öğrenmeyi zorlaştırabileceğini gösteriyor. Bu zorlıklardan birisi de anlatım bozukluklarıdır. Anlatım bozuklukları, bir yazının veya konuşmanın anlamını bozan veya anlaşılmasını güçleştiren dilsel yanlışlıklardır. Anlatım bozuklukları, cümlenin yapısını, anlamını veya anlam akışını etkileyebilir. Anlatım bozuklukları, iki ana başlıkta incelenebilir:
Yapısal bozukluklar: Cümlenin yapısal özelliklerinin bozulmasından kaynaklanan bozukluklardır. Bu bozukluklar, cümlenin öğelerinin eksik veya fazla olması, öğeler arasında uyumsuzluk olması, fiilimsilerin yanlış kullanılması gibi nedenlerden kaynaklanabilir.
Anlamsal bozukluklar: Cümlenin anlamının bozulmasından kaynaklanan bozukluklardır. Bu bozukluklar, sözcüklerin yanlış kullanılması, anlam belirsizliği, anlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması gibi nedenlerden kaynaklanabilir.
Online türkçe özel ders seçeneklerin burada!
Yapısal Bozukluklar
Öge eksikliği, cümlenin öğelerinden birinin eksik olmasından kaynaklanan bozukluktur.
Örnek: Herkes bu olayda kendi çıkarını düşünüyor, başkasını düşünmüyordu.
1.cümlenin öznesi = Herkes
2.cümlenin öznesi = kimse (eksik)
Örnek: Bu kitapta hem yanlışlar var hem de okunacak gibi değil.
1.cümlenin öznesi = Yanlışlar
2.cümlenin öznesi = kitap (eksik)
Öge Fazlalığı
Öğe eksiklikleri daha sık sorulmakla birlikte, öğe fazlalıkları da bir tür anlatım bozukluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sıralı, bağlı veya birleşik cümlelerde bir öğe, her iki cümle için de kullanılabilirse, aynı öğeyi diğer cümlede tekrar kullanmaya gerek yoktur. Bu durum, bir çeşit gereksiz sözcük kullanımıdır..
Örnek: Seda’yla saat on ikide caddede buluşup onunla “Yüzüklerin Efendisi”ne gideceğiz. ikinci cümlede “onunla” kelimesi fazlalıktır, cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmamaktadır.

Örnek: Arkadaşlarımız bilmeden böyle bir hataya düşmüşler; çünkü arkadaşlarımız sizin iyi niyetinizden şüphe etmişler. İkinci cümledeki “arkadaşlarımız” kelimesi fazlalıktır, cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmamaktadır.
Uyumsuzluk: Öznenin tekillik çoğulluk ve şahıs bakımından uyuşması gerekir; aksi taktirde anlatım bozukluğu ortaya çıkar.
- Topluluk isimleri özne ise yüklem tekil olur; ancak topluluk isimleri çoğul eki alıyorsa yüklem de alabilir.
Örnek: Bizim takım sahaya çıktılar. ⇒ Bizim takım sahaya çıktı.
Örnek: Ordular uzun süredir savaşıyor. —veya— Ordular uzun süredir savaşıyorlar.
- Bitki, hayvan, cansız varlık ve organ isimleri çoğul durumda özne ise yüklem tekil olur.
Örnek: Nedense köpekler sabaha kadar havladılar. (Yanlış)
— Nedense köpekler sabaha kadar havladı. (Doğru)
Fiilimsilerin yanlış kullanılması: Bir cümlede fiilimsiler cümlenin anlamına uygun ekleri almadığı durumlarda da sıkça yapısal anlatım bozukluğu meydana gelir.
Örnek: Size gelişini, sizde kaldığını anlattı durdu. Bu cümlede “gelişini” kelimesi yerine “geldiğini” kullanmak gerekir.
Örnek: Dolma yapmasını bilmeyenler gelmesin. Bu cümlede “yapmasını” kelimesi yerine “yapmayı” kelimesini kullanmak gerekir.
Gereksiz sözcük kullanımı: Tamlayan ya da tamlananlardan biri atıldığında anlam karmaşası meydana gelmiyorsa, bunlardan biri gereksizdir.
Örnek: İnsanın korkaklığı ya da insanın karamsarlığı başarıya her zaman engeldir. İkinci cümlede tekrar “insanın” demeye gerek yoktur.
Sözcüğün yanlış yerde kullanımı: Bir cümle içinde sözcükler, bulunması gereken yerde bulunmazsa anlam karışıklığı, anlatım bozukluğu ortaya çıkar. Cümlenin anlamında belirsizlik olur.
Bol bol kitap okuyarak bunun önüne geçebilirsiniz.
Örneklerle Anlatım
Yeni durağa varmıştım ki otobüs geldi.
– Durağa yeni varmıştım ki otobüs geldi. cümlesinde “yeni” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır; çünkü burada söylenmek istenen, durağın yeniliği değil, durağa varmanın yeni, henüz yapıldığıdır.
Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli.
– Bu toplantıda düşünceler çekinmeden dile getirilmeli. (Doğrusu)
Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.
– Yolda kalan her insana yardım etmeliyiz. (Doğrusu)
Anlam belirsizliği: Bazı cümlelerde iyelik zamiri kullanılmadığı taktirde bir anlam belirsizliği ortaya çıkar. Cümlenin başına hem ‘senin‘ hem de ‘onun‘ zamirini getirebiliyorsak orada bir anlam belirsizliği vardır. Bu tip cümlelerdeki anlam belirsizliğini gidermek için cümlenin uygun bir yerine iyelik zamirinin getirilmesi gerekir. Aksi taktirde anlam belirsizliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu doğar.
Örnek: Ehliyetini polis almış öyle mi?
— Senin ehliyetini polis almış öyle mi?
— Onun ehliyetini polis almış öyle mi?
Örnek: Bana ne söyleyeceğini biliyorum.
— Bana onun ne söyleyeceğini biliyorum.
— Bana senin ne söyleyeceğini biliyorum.
Anlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması: Bir cümlede hem “olasılık” hem “kesinlik” bildiren ifadelerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna sebep olur. Aynı cümlede, birbiriyle anlam açısından uyumlu olmayan sözcüklerin kullanılması anlatım bozukluğunun sıkça karşılaşılan nedenlerinden bir tanesidir.. Örneğin, aşağıda verilen cümlelerdeki altı çizili sözler anlam bakımından çelişmektedir.

- Kesinlikle bu olaydan sonra bize katılabilir.
- Mutlaka beni arayan kardeşim olmalı.
- Kasabanın nüfusu aşağı yukarı tam beş bindi.
- Beni hiç unutma, arada bir hatırla.
- Hiç düşünmeden sevdiğim sensin diyebilirim.
- Kardeşim, oraya gün aşırı her gün giderdi.
Yanlış sözcük seçimi
Seslerinin benzerliği ya da anlamlarının yakınlığı nedeniyle sözcükler karıştırılabilir. Bu tür yanlışlar sesçe birbirine yakın sözcüklerin karıştırılmasından kaynaklanır.
Örnekler:
- yaşam ⇔ yaşantı
- çözülmek ⇔ çözünmek
- deyim ⇔ deyiş
- direk ⇔ direkt
- yakın ⇔ yaklaşık
- duygu ⇔ duyu
- çatışma ⇔ çakışma
- hazine ⇔ hazne
- ilişkin ⇔ ilgili
- etken ⇔ etkin
- fiyat ⇔ ücret
- lâik ⇔ lâyık
- nüfus ⇔ nüfuz
- maiyet ⇔ mahiyet
- asgari ⇔ askeri
- adet ⇔ âdet
- çekimser ⇔ çekingen
- ayrıcalık ⇔ farklılık
- kuraklık ⇔ kuruluk
- süresinde ⇔ süresince
- yaşantısında ⇔ yaşamında
- mahsur: kuşatılmış ⇔ mahzur: engel
- mütehassıs: uzman ⇔ mütehassis : duygulu
- mütevâzî: paralel ⇔ mütevazı: alçak gönüllü
- portre: insan resmi ⇔ porte: bir işin genişlik ve önem derecesi
- rekâbet: binme ⇔ rekabet: rakiplik
- yönetmenlik: “yönetmen”lik mesleği ⇔ yönetmelik : tüzük
Deyim ve atasözlerinin hatalı kullanımı: Deyim ve atasözlerinin hatalı kullanılmasından kaynaklanan bozukluktur. Örneğin, "Kırmızı elbiseyi aldım ama pişman oldum." cümlesinde "pişman oldum" deyimi yerine "pişman kaldım" deyimi kullanılsa, cümlenin anlamı değişir. Cümlenin anlamını etkileyen faktörlerden biridir.
“Tanımadıkları bir ortama gelen kişiler ilk başlarda çekimser olur.” Çekimser yanlış kelimedir. Doğrusu çekingen kelimesidir. Bu da çok sık karıştırılan bir kelimedir.

Mantık ve Sıralama Hataları
Cümlede mantığa aykırı ifadelerin yer almasıdır, örneğin, “Bırakın vida takmayı telefonu bile onaramaz o.” cümlesinde vida takma işi telefonu onarmaktan zor gösterilmiş, mantığa aykırı bir cümle kurulduğu için anlatım bozukluğu meydana gelmiştir.
Örnek: Azerbaycan Almanya, İngiltere ve İtalya’nın ardından üçüncü oldu. (Almanya, İngiltere ve İtalya’nın ardından dördüncü oldu.)
Son turda dünyaca ünlü yüzücü ardındaki yüzücüyüz bir anda geçti. (ardındaki yüzücüyü değil önündeki yüzücüyü geçebilir.)
Anlatım bozuklukları, yazının veya konuşmanın anlaşılmasını güçleştirdiği için, anlatım bozukluklarını gidermek önemlidir. Anlatım bozukluklarını gidermek için, cümlenin yapısını ve anlamını iyi analiz etmek gerekir. Her ne kadar günlük hayatta fark etmeden bu hataları kullanmaya devam ediyor olsak da doğrusunu bilmek hem dili kullanmamız açısından önemlidir hem de Türkçenin yer aldığı tüm sınavlarda karşımıza çıkmaktadır. Her sene üniversiye sınavlarında mutlaka yer verilen konulardan biri anlatım bozuklukları olduğu için Türkçe dersi alan herkesin anlatım bozukluklarını iyi anlaması ve hataları yakalaması gerekmektedir.
Şunu belirtmek isteriz ki Türkçe öğrenilmesi ve geliştirilmesi çok kolay bir dil değildir. Yabancılara Türkçe öğrettiyseniz zaten bunun farkındasınızdır. Türkçenin dilbilgisi, bazı insanlara karmaşık gelebilecek birtakım kurallara sahiptir, bu kurallara hakim olduktan sonra ise anlatım bozukluğu yapmamak çok daha basit bir hale gelecektir.
Anlatım bozukluklarından kaçınmak için bol bol kitap okumanızı, sözlü ve yazılı iletişimde bunun farkındalığına sahip olmanızı tavsiye ederiz. Konuşmadan önce birden fazla kez düşünüp, sık sık yaptığınız anlatım bozukluklarının ne olduğuna odaklanmak fayda sağlayacaktır.
Başarılar diliyoruz!