Yıl 1919 günlerden 15 Mayıs… Döneminin en büyük donanmasına ve teknolojisine sahip olan İngiltere’nin destek ve teşvikleriyle İzmir’e çıkan Yunan Ordusu kendinde hak gördüğü Küçük Asya topraklarını işgal etmişti. Yunanlılara ilk kurşunu hepimizin bildiği gibi Hasan Tahsin isimli bir vatansever gazeteci atmıştı.
Hasan Tahsin’in attığı bu kurşun Türk Milletinin toprağına kast edenlere karşı atılmıştı ve Türk’ün direnişinin sembollerinden biri olacaktı. Peki, Türkler kendi vatanlarını savunmaya gerçekten hazır mıydılar?
Cevap hem evet hem de hayır. Yunanlılar Trakya ve İzmir’i, Fransızlar Adana, Mersin ve Kilikya olarak tabir edilen Güneydoğu’nun belirli bir kısmını, İtalyan’lar Antalya, Muğla civarını işgal etmişti. Kısacası ülkenin dört bir yanı bir fiil işgal altındaydı. Birinci Dünya Savaşı’nın yaralarını halen sarmakta olan Türk Halkı yeni bir savaşa girişecek maddi ve manevi donanımdan yoksundu. Yalnızca bölgesel direniş örgütleri işgalcilere direnmekteydi ancak örgütlerin yüksek bir organizasyon gücü olmadığından bu direnişler cılız kalmaktaydı.
Tarih öğretmeni seçenekleriniz için Superprof'u hemen şimdi ziyaret edin.
Kurtuluş Savaşı cephelerindeki zaferlerin ardından, saltanatın kaldırılması kararıyla Türkiye yeni bir döneme adım attı. Bu önemli dönüm noktasının detaylarını öğrenmek ister misiniz?
19 Mayıs 1919
19 Mayıs 1919 tarihi Türk milletinin kaderini değiştiren bir dönüm noktasıydı. Mustafa Kemal Atatürk, 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilerek Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıktı. Ona verilen görev, bölge halkının işgalcilere karşı herhangi bir direniş örgütlememesini sağlamaktı. O ise ona verilen görevin tam tersini yapacaktı.
Samsun'a ayak bastığında, Mustafa Kemal Paşa halkın içindeki direniş ateşini alevlendirmeye başladı. Halkın bilinçlenmesi ve örgütlenmesi için çalışmalara girişti. Samsun'dan Amasya'ya, oradan da Erzurum ve Sivas'a uzanan bir yolculuğa çıktı ve halka milli birlik ve beraberlik duygusu aşılayarak onları direniş için örgütlemeye girişti.
Amasya Genelgesi ile milli iradenin önemi vurgulandı ve işgallere karşı ulusal bir direniş çağrısı yapıldı. Erzurum Kongresi'nde ise, milli sınırlar belirlendi ve manda ve himaye kabul edilmeyeceği ilan edildi. Sivas Kongresi ise milli mücadelenin tüm yurda yayılması ve ulusal bir kongre toplanması kararının alındığı önemli bir kilometre taşı oldu.
23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açıldı. TBMM, milli iradenin temsilcisi olarak kabul edildi ve Kurtuluş Savaşı'nın yönetimi bu meclise verildi. Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından başkomutan seçildi ve düzenli ordunun kurulması için çalışmalar başlatıldı.

Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri
Anadolu’da artık Türk Milletini temsil eden bir meclis var. Aynı zamanda başıbozuk kuvvetler olarak tanımlanan bölgesel direniş kuvvetleri düzenli ordu çatısı altında birleştirilmiş ve savaşa hazır durumda. Yunanlılarla savaş meydanındaki ilk temas İnönü muharebelerinde gerçekleşti. Her ne kadar Yunan basını tarafından Türklerin gücünü ölçmeye yönelik keşif hareketleri olarak adlandırılsa da ciddi savaşlardı.
İnönü muharebeleri Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Bu muharebeler, yeni kurulan düzenli Türk ordusunun kazandığı ilk zaferler olması ve savaşın seyrini değiştirmesi açısından büyük öneme sahiptir.
Tarih öğretmeni ile tarih konusunda ilerlemek için tıkla!
Birinci İnönü Muharebesi (6-11 Ocak 1921)
- Yunan ordusu, Sevr Antlaşması'nı kabul ettirmek amacıyla saldırıya geçti.
- Türk ordusu, Eskişehir güneyindeki İnönü mevkilerinde savunma pozisyonu aldı.
- Yunan ordusu, Türk savunmasını yaramadı ve geri çekilmek zorunda kaldı.
- Bu zafer, Türk ordusunun moralini yükseltti ve uluslararası alanda Türkiye'nin lehine bir hava yarattı.
İkinci İnönü Muharebesi (23 Mart-1 Nisan 1921)
- Yunan ordusu, Birinci İnönü Muharebesi'ndeki yenilginin intikamını almak için tekrar saldırdı.
- Türk ordusu, yine İnönü mevkilerinde başarılı bir savunma gerçekleştirdi.
- Yunan ordusu, ağır kayıplar vererek geri çekildi.
- Bu zafer, Türk Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına dair inancı pekiştirdi.
İnönü Muharebelerinin Sonuçları
- Türk ordusunun düzenli bir ordu haline geldiğini ve başarılı bir şekilde savaşabileceğini gösterdi.
- Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine olan inancını güçlendirdi.
- Uluslararası alanda Türkiye'nin lehine bir kamuoyu oluşturdu.
- Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında önemli bir dönüm noktası oldu.
Kütahya Eskişehir Muharebeleri
Kütahya-Eskişehir muharebelerinden tarihimizde pek bahsedilmez. Bunun sebebi elbette Kurtuluş Savaşı olarak adlandırdığımız tüm bu savaşlar bütünü içerisinde aldığımız tek yenilgi olmasıdır.
10 Temmuz - 24 Temmuz 1921 tarihleri arasında gerçekleşen bu muharebeler, Türk ordusu için oldukça zorlu ve kayıplarla sonuçlanan bir savaş olmuştur. Öyle ki Sakarya Nehri kıyılarında yapılan bu savaşın sonunda Türk ordusu tam yüz kilometre geriye çekilmek zorunda kalmıştır.

Muharebelerin Gelişimi
- Yunan ordusu, İnönü Muharebelerindeki yenilgilerin ardından yeni bir taarruz planı hazırladı.
- 10 Temmuz 1921'de, Yunan kuvvetleri Kütahya ve Eskişehir istikametlerinde güçlü bir saldırı başlattı.
- Türk ordusu, sayı ve teçhizat üstünlüğü olan Yunan ordusuna karşı direnmeye çalıştı ancak başarılı olamadı.
- 17 Temmuz'da Kütahya, 21 Temmuz'da ise Eskişehir Yunan ordusu tarafından işgal edildi.
- Türk ordusu, ağır kayıplar vererek Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilmek zorunda kaldı.
Muharebelerin Sonuçları
- Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Türk ordusu için büyük bir yenilgi oldu ve moral bozukluğuna yol açtı.
- Ankara Hükümeti, savaşın kaybedilebileceği endişesiyle zor günler geçirdi.
- Bu yenilgi, Türk ordusunun yeniden yapılanması ve taktiklerini değiştirmesi gerektiğini gösterdi.
- Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilen Türk ordusu, burada yeni bir savunma hattı oluşturdu ve Sakarya Meydan Muharebesi'ne hazırlandı.
Muharebelerin Önemi
- Bu yenilgi, Türk ordusunun eksikliklerini ve yapması gereken değişiklikleri anlamasına yardımcı oldu.
- Sakarya Meydan Muharebesi'ne giden süreçte yaşanan bu olaylar, Türk ordusunun daha güçlü ve kararlı bir şekilde savaşmasını sağladı.
Tarih öğretmeni ile tarih konusunda ilerlemek için tıkla!
Sakarya Savaşı
Dünya tarihinde 22 gün 22 gece süren kaç meydan muharebesi vardır? Bu sorunun tam olarak cevabını vermek zor ama şunu biliyoruz ki bu denli uzun muharebelere tarihte az rastlanır. Sakarya Savaşı Türklerin var olup olmama mücadelesiydi.
Sakarya... Türk tarihinin altın harflerle yazılmış destansı bir zaferin adı. Anadolu'nun bağrında, vatanın bekası için verilen amansız bir mücadelenin simgesi. 1921 yılının kavurucu yaz aylarında, Türk milletinin kaderini belirleyen bir meydan muharebesi...
Kütahya-Eskişehir'de yaşanan acı yenilginin ardından, Türk ordusu Sakarya'nın azgın sularının gerisine çekilmişti. Yorgun, bitap düşmüş, umutları kırılmış bir halde... Ancak, milletin bağımsızlık aşkı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün sarsılmaz iradesi, Türk askerinin yeniden ayağa kalkmasını sağladı.
Başkomutan Mustafa Kemal, ordunun başına geçerek o ünlü emrini haykırdı: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk edilemez!" Bu sözler, Türk askerinin yüreğinde bir ateş yaktı, onları yeniden diriltti. Kurtuluş Savaşı cephelerinde gösterilen kahramanlık ve fedakarlıklar, Atatürk'ün tam da bu sözünde anlam buluyor. Atatürk'ün diğer ilham verici sözlerini keşfetmek için yazımızı okuyabilirsiniz.
23 Ağustos 1921... Yunan ordusu, Sakarya'yı aşarak Ankara'ya doğru ilerlemeye başladı. Türk ordusu, düşmanın sayı ve teçhizat üstünlüğüne rağmen, canını dişine takarak karşı koydu. 22 gün 22 gece süren amansız bir mücadele... Top mermilerinin gürültüsü, süngülerin şakırtısı, şehitlerin feryatları... Sakarya'nın suları, Türk kanıyla kızıla boyandı.
Ancak, Türk askeri yılmadı, yıkılmadı. Mustafa Kemal'in önderliğinde, vatan sevgisiyle kenetlenen Mehmetçikler, düşmana geçit vermedi. Sakarya'nın her karış toprağı, kahramanlık destanlarıyla doldu taştı. Nihayet, 13 Eylül'de Türk ordusu büyük bir zafer kazandı. Yunan ordusu, büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı.
Sakarya Meydan Muharebesi, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası oldu. Bu zafer, Türk ordusunun moralini yükseltti, uluslararası alanda Türkiye'nin saygınlığını artırdı ve Büyük Taarruz'un yolunu açtı.
Sakarya, Türk tarihinin en şanlı sayfalarından biri olarak sonsuza dek yaşayacak. Bu destansı zafer, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük aşkı uğruna neler yapabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Sakarya, Türk milletinin yüreğinde hiç sönmeyecek bir ateş olarak kalacak.
Muharebenin Sonuçları:
- Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası oldu.
- Yunan ordusunun Ankara'yı ele geçirme hayalleri suya düştü.
- Türk ordusunun morale ve özgüvene kavuşmasını sağladı.
- Uluslararası alanda Türkiye'nin lehine bir kamuoyu oluşturdu.
- Büyük Taarruz'un hazırlıklarına başlanması için uygun ortamı yarattı.
Büyük Taarruz
Türk tarihinin şanlı sayfalarında altın harflerle yazılmış bir destan, bir milletin küllerinden doğuşunun müjdecisi. Anadolu'nun kadim topraklarında, esaretin zincirlerini kırmak için verilen onurlu bir mücadelenin son ve en büyük hamlesi.
Yıllar süren acımasız savaşın ardından, Türk milleti yorgun düşmüş, umutları tükenmek üzereydi. Ancak, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, yüreklerindeki bağımsızlık ateşi hiç sönmedi. Sakarya'da düşmana geçit vermeyen kahraman Türk askeri, şimdi daha büyük bir zafer için hazırlanıyordu.
Aylar süren titiz hazırlıklar, gizli planlar... Her adım, her hareket, büyük bir titizlikle hesaplandı. Türk ordusu, düşmanın en zayıf noktasını hedef alarak, zaferin anahtarını eline geçirmek için sabırsızlanıyordu.
Ve nihayet, 26 Ağustos 1922'nin o unutulmaz sabahı... Türk topçusu, Afyonkarahisar semalarında gürledi. Top mermilerinin kesintisiz ateşi, düşman mevzilerini yerle bir ederken, Türk piyadeleri çelikten bir sel gibi Yunan hatlarına saldırdı. Süngüleri parıldayan Mehmetçikler, vatan topraklarını düşman çizmelerinden temizlemek için canlarını ortaya koydu.

Günler süren amansız mücadele, Dumlupınar'da doruk noktasına ulaştı. Türk ordusu, düşmanı büyük bir bozguna uğratarak, Ege'nin mavi sularına doğru koşar adım ilerledi. Artık hiçbir güç, Türk milletinin özgürlük yürüyüşünü durduramazdı.
Ve 9 Eylül 1922... İzmir, Türk bayrağının gölgesinde özgürlüğüne kavuştu. Yıllarca esaret altında inleyen bu güzel şehir, kahraman Türk askerinin ayak sesleriyle yeniden hayat buldu. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" emri, zaferin müjdesini tüm dünyaya duyurdu.
Büyük Taarruz, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda bir milletin yeniden doğuşuydu. Türk milleti, bu zaferle bağımsızlığına kavuşmuş, kendi kaderini tayin etme hakkını elde etmişti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atılmış, yeni bir çağ başlamıştı.
Büyük Taarruz, Türk tarihinin altın sayfalarında sonsuza kadar yaşayacak bir destandır. Bu destan, Türk milletinin gücünü, azmini ve vatan sevgisini tüm dünyaya haykıran bir zaferdir. Büyük Taarruz, gelecek nesillere ilham kaynağı olacak, onlara bağımsızlık ve özgürlük için verilen mücadelenin ne kadar değerli olduğunu hatırlatacaktır.
Kurtuluş Savaşı cephelerinde verilen mücadelelerin ardından kazanılan zafer, Lozan Antlaşması'nın imzalanmasıyla taçlandırıldı. Bu antlaşmanın Türkiye için önemini ve kazanımlarını merak ediyor musunuz?
Sonuçları ve Önemi
- Büyük Taarruz, Türk tarihinin en önemli askeri zaferlerinden biridir.
- Yunan ordusunun Anadolu'dan tamamen atılmasıyla Türkiye'nin bağımsızlığı sağlanmıştır.
- Bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının önünü açmıştır.
- Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliği ve Türk ordusunun kahramanlığı, Büyük Taarruz'un başarısında büyük rol oynamıştır.
Kurtuluş Savaşı cephelerinde kazanılan bağımsızlığın ardından, Atatürk İlkeleri ve İnkılaplarıyla modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atıldı. Bu inkılapların ülkemizi nasıl dönüştürdüğünü öğrenmek için yazımızı okuyabilirsiniz.