"Matematik bana göre değil, asla alışamayacağım!"
Bu söz tanıdık geliyor mu? Mutlaka akademik kariyerinizin bir aşamasında söylemişsinizdir.
Eğitim sisteminde öğretilen tüm disiplinler arasında matematiği bir ders olarak öne çıkaran şey teorik yönü ve pratik uygulamalarıdır.
Matematik, saymadan olasılığa, temel cebre, kesirler ve matematiksel akıl yürütmeye kadar her şeyle ilgilendiği için bilimlerin ana konusu olarak kabul edilebilir.
Peki matematiğe hâkim misiniz? Yoksa matematikten korkuyor musunuz?
Genellikle konu matematik olduğunda aşağıdaki kategorilerden birine girersiniz:
- Matematik konusunda yeteneklisiniz ve ilk günden itibaren her şeyi anladınız, bu da neredeyse her zaman sınıfın en iyisi olduğunuz anlamına geliyor. Matematik sizin için heyecan verici ve sınıf arkadaşlarınıza ayak uydurma konusunda hiç endişelenmediniz.
- Matematik size göre değil ve geride kalmaktan korkuyorsunuz. Belki geçmişte çarpım tablosu veya Pisagor teoremi gibi bilgilerinizi üzerine inşa edeceğiniz sağlam bir temel atmanızı engelleyen bazı kilit noktalarla uğraşmışsınızdır.
Dolayısıyla matematiğin siyah beyaz doğası onu öğrenenler için de geçerli gibi görünebilir: Matematiğe ya hazırsınızdır ya da değilsinizdir.
Ama bu neden matematiğin üstesinden gelmeye çalışmanızı engellesin ki?

Rakamlardan korkmak için kesinlikle hiçbir neden yok!
Matematik çalışmayı düşününce bile başarısızlık korkusuyla kendinizi çaresiz hissediyorsanız problemlerinizin düşük öz güvenden veya öğrenme stilinize uygun eğitim stratejilerinin eksikliğinden kaynaklanması muhtemeldir.
Pozitif zihniyete sahip olmak ve konuya farklı bir perspektiften yaklaşmak, matematik becerilerinizi geliştirme yolunda ilerlemenize yardımcı olacaktır.
Deneme Yanılma Beyin Gelişimine Yardımcı Olur
Stanford'da matematik dersi veren Profesör Jo Boaler, çocukların matematik öğretilirken neden zorlandıklarını araştırdı.
Meslektaşlarından birinin 7 yaşındaki oğlu artık matematiği sevmediğini açıklayınca annesi ona nedenini sordu. Cevabı "Çünkü bize hiçbir şey öğretmeden her zaman cevaplar istiyorlar" oldu.
Bu hikâye, diğer binlercesi gibi, ilkokul öğrencilerinin matematiğin amacının diğer derslere kıyasla belirsiz olduğunu düşünebileceklerini gösteriyor. Matematiğin doğasının net bir cevap gerektirdiği göz önüne alındığında bu oldukça ironik görünebilir.
Her çocuğun en iyi matematik eğitimini almasını gerçekten istiyorsak yaklaşımımızı değiştirmemiz gerekebilir.
Bazı insanların matematik yapmak için yaratıldığı ve diğerlerinin yapılmadığına dair bir efsane var - ama aslında bu sadece bir efsane.
Aslında "matematiksel beyin" diye bir şey yoktur. Matematikte ustalık, her öğrenci için doğru öğretim yöntemini bulmaya bağlıdır.
Toplama ve çıkarma veya trigonometri konularını kişiselleştirilmiş bir yöntemle ele alarak gerçek bir matematikçi olabilirsiniz!
Nörobilim, öğrencilerin kendileri hakkındaki görüşleri ile akademik başarıları arasında güçlü bir bağlantı tespit etti.
Bilim, insan beyninin nasıl kullanıldığına bağlı olarak hem fiziksel hem de kapasite olarak büyüyebildiği gibi küçülebildiğini de kanıtlamıştır.
Bu durum, ehliyetlerini almak için Londra'nın her caddesini ezberlemek zorunda kalan Londra taksi şoförleri üzerinde yapılan bir araştırmayla kanıtlandı. Beynin kapasitesi (hipokampüs sayesinde) artarken, artık bu bilgiye ihtiyacı olmayan emekli sürücülerin kapasiteleri küçülmeye başladı.
Matematiksel kavramlar söz konusu olduğunda deneme yanılma, cebirsel bir probleme takılıp kalma veya matematikte nerede yanlış yaptığınızı anlama ile gelen artan konsantrasyon seviyeleri nedeniyle beyniniz gelişiyor. Yüksek düzeyde beyin aktivitesi, nöronların çoğalmasına neden olur, yani bir dahaki sefere benzer bir problem çözeceğinizde doğru cevaba dah kısa sürede ulaşabilirsiniz.
Bu mutlaka matematiksel hatalar yapmanın size matematik becerileri vereceği anlamına gelmese de matematikte zorlukların üstesinden gelmede belirli yaklaşımların diğerlerinden nasıl daha etkili olabileceğini gösterir.

Geometri, polinom fonksiyonları, diferansiyel denklemler, çarpma ve bölme, ikinci dereceden denklemler ve hatta bir parabol grafiği dâhil olmak üzere her türlü matematik disiplini için deneme yanılma çalışmaları yapabilirsiniz.
Matematik Öğrenmek için Boaler Yöntemi
Matematik öğrenen çocuklar üzerine yapılan bir başka araştırma, söz konusu matematik olduğunda problemlerle karşılaşan öğrencilerin beyinlerinin, iyi matematik becerileri sergileyen çocukların beyinlerinden farklı davrandığını gösterdi.
Bu durum, bir dizi matematik sorusunu çözmeye çalıştıklarında çocukların beyinlerinin farklı alanlarının aydınlandığını fark eden Prof. Jo Boaler tarafından fark edildi.
Boaler'ın öğretim yöntemleri, matematiği görsellerle temsil etmeyi ve öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerine yönelik görüşlerini düzenli olarak tartışarak ilerlemelerini izlemeyi içerir. Bu yöntemler üzerine yapılan bir araştırma, öğretim ihtiyaçlarına uyarlandığında her çocuğun matematiği anlayabildiğini göstermiştir.
Prof. Boaler, nüfusun sadece %2-3'ünün matematik öğrenmede gerçekten zorluk yaşadığını ve bu nedenle nüfusun geri kalanının yüksek düzeyde de dâhil olmak üzere konuyu tam olarak öğrenme yeteneğine sahip olduğunu söylüyor.
Geleneksel öğrenme yöntemlerini kullanarak matematik öğrenen insanlar, görsel yöntemle tanıştıklarında genellikle şaşırırlar. Bunun nedeni, beynin görselleştirme için kullanılan bölümünün sayılarla ilgilenen bölümünden tamamen farklı olmasıdır.
İşte bu yüzden genç matematik öğrencileri için renkli, ilgi çekici uygulamalar ve araçlar çok büyük bir başarı getirebilir!
Bu yöntemlerin bu kadar başarılı olmasının nedeni, beynin her iki yarısını birlikte çalışmaya teşvik etme biçimleridir. Mantıksal sol beyin, sağ beynin yaratıcılığından yararlanır ve bu nedenle görsellerle veya yaratıcı yöntemlerle öğrenen insanlar için bu son derecede faydalıdır.

Baskı Olmadan Matematik Öğrenmek
Elbette baskı bazen iyi olabilir. Bizi daha iyisini yapmak için motive eder ve rekabetçi yönümüzü ortaya çıkarır.
Ancak Chicago Üniversitesi'nden Prof. Jo Boaler'ın yaptığı bir başka araştırma, sürekli baskının ve özellikle zaman kısıtlamalarının neden olduğu stresin aslında zihinsel bir tıkanıklığa neden olabileceğini gösterdi. Bunun sonucunda beyin %100 verimli olamıyor.
Okul matematiği ve diğer dersler söz konusu olduğunda, başarılı olma baskısının neden olduğu engeller çok yaygındır.
Bu, özellikle okulda kaygılanan veya öz güveni olmayan çocuklar için geçerlidir. Artan baskı, bu öğrencilerin strese odaklanmalarına ve başarısız olmalarına neden olabilir.
Matematik öğretmenleri sıklıkla öğrencilerini sınıf arkadaşlarının önünde soruları cevaplamaya çağırır. Bu durum da öğrencilerin işlem yapma hızının çok önemli olduğu fikrini edinmelerine sebep olur.
Ancak şöyle bir ironi var, matematik doktorası olan matematikçiler bile nüfusun geri kalanından çok daha hızlı işlem yapmazlar, sadece hesaplamaları kolaylaştırmak için belirli zihinsel matematik tekniklerini kullanırlar. Bir matematik dehası olmanıza gerek yok. Bu tür teknikleri, zihinsel aritmetiği daha verimli hâle getirmek için herkes öğrenilebilir.
Matematik Öğretmek Bir Matematik Öğretmeni için Stresli midir?
Matematik öğretmenleri belli konularda kaygılanabilirler. Bunun nedeni genellikle anlayışlarının, öğretmenlerinin gençken demode ve verimsiz yöntemler kullanarak matematik öğretmiş olmasına dayanmasıdır.
İlkokul öğretmenleri bundan en çok etkilenenler matematik öğretmenleridir.
İletişim ve görselleştirme üzerinde çalışmak ve matematik problemlerinde farklı çözümleri kullanmak, matematik öğrenen çocuklar için çok değerlidir. Yaratıcılığı teşvik etmek ve her öğrenci için en iyi bireysel öğrenme stratejisini bulmak, uzun vadede öğrenmeye yardımcı olacaktır.
Etkili öğrenmek için pozitif yaklaşım olmazsa olmazdır.
Öğretmenler, çocukların matematiğin eğlenceli olduğunu keşfetmelerine yardımcı olmak için bu yeni öğretim yöntemlerini uygulayabilir.
Tüm çocuklara eşit öğrenme fırsatları sunulacaksa ulusal müfredat matematiğine yaklaşımın açıkça değişmesi gerekiyor. Matematiği herkese tek bir tarzda öğretmek, öğrencilerin matematiğin nasıl çalıştığını ve günlük yaşamlarıyla ne kadar alakalı olduğunu anlamalarına yardımcı olduğu pek söylenemez. Bu noktada matematik özel ders devreye girebilir. Yaklaşık 30 öğrenciden oluşan bir sınıfla, öğretmenlerin her bireyin özel ihtiyaçlarına yanıt vermesi zordur. Bu nedenle akranlarının gerisinde kalmaktan endişelenen veya yardıma ihtiyaç duyan öğrenciler için özel matematik öğretmeni en iyi seçenek olabilir.
Özel matematik ders öğretmeni, ders kitaplarından ziyade öğrenciye odaklandığından onun ihtiyaçlarına karşılık verebilir. Özel matematik eğitimi almak, matematik öğrenen çocukların ve yetişkinlerin becerilerini mükemmelleştirmelerine ve bu konuda öz güven kazanmalarına olanak tanır.
Yaşı fark etmeksizin herkes özel matematik dersleri alabilir. Üstelik hangi düzeyde olursanız olun, Superprof'ta kendinize göre bir öğretmen bulacağınızdan eminiz. Öyleyse online veya yüz yüze derslerle matematiği öğrenmeye hemen başlayın ve içinizdeki matematik tutkununu keşfedin!









