Türk sineması denilince aklınıza ne geliyor? Belki Yeşilçam'ın unutulmaz aşkları, belki de güldürürken düşündüren Kemal Sunal, Şener Şen gibi büyük ustaların absürt komedi filmleri... Ama inanın bana, Türk sinemasının kıyıda köşede kalmış öylesine yapıtları var ki ben bunu nasıl izlememişim diyeceksiniz. İşte bu yazımızda sizlere Türk sinemasının en güzel filmlerini listelerken, bizi biz yapan değerlere ayna tutan filmleri de yeniden hatırlayacağız. Ancak unutmayalım ki aşağıda bahsedeceğimiz filmler eğer çocuk seyircilerimiz varsa çok uygun olmayabilir; onlar için seçeneklere de ayrıca göz atabilirsiniz.
Bu filmler, sadece birer hikaye değil, aynı zamanda birer yaşam kılavuzu, birer terapi seansı gibi. İzlerken gülecek, ağlayacak, öfkelenecek, heyecanlanacak ve en önemlisi düşüneceksiniz. Çünkü bu filmler, hayatın ta kendisi gibi; acı tatlı, inişli çıkışlı, karmaşık ama bir o kadar da güzel. Hazırsanız, Türk sinemasının en özel köşelerine doğru yolculuğumuza başlıyoruz!
Babam ve Oğlum (2005) - IMDB: 8.2
Babam ve Oğlu salt bir dram olsa da, sizi zaman zaman da güldürmeyi de başaran bir film. 12 Eylül döneminin Türkiye'sinde geçen bu film, Deniz adında bir çocuğun gözünden babasıyla olan ilişkisini ve aile bağlarını anlatıyor. Çetin Tekindor'un canlandırdığı dede karakteri, o kadar içten ve gerçekçi ki, filmi izlerken kendinizi onunla özdeşleştireceksiniz.
Fikret Kuşkan'ın oynadığı baba Sadık rolünün, kendi babasıyla yani Deniz’in dedesiyle olan çatışmasında kendinizden bir şeyler bulacak, evlat sevgisinin ne demek olduğunu ta derinlerinizde hissedeceksiniz. Sadece bir baba-oğul hikayesi değil, aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihine de ışık tutan bir başyapıt.
Eşkıya (1996) - IMDB: 8.1
Eşkıya kendi içinde değerlendirildiğinde dönemin Türk sinemasına can suyu olmuş bir yapım. Öyle ki Türk sinemasının vasat filmlerle kısır bir döngüye girdiği sırada adeta bir güneş gibi parlamış ve Türk izleyicisini tekrardan sinemalara çekmiştir.
Bu kült film 35 yıl hapiste yattıktan sonra çıkan eski bir eşkıyanın, değişen İstanbul'a ve hayata ayak uydurma çabasını anlatıyor. Şener Şen'in efsanevi performansıyla hayat verdiği Baran karakteri, sizi hem güldürecek hem de hüzünlendirecek. Uğur Yücel'in canlandırdığı Cumali karakteri ise, Baran'ın yeni dünyasında ona yol gösteren bir dost olacak. Eşkıya, sadece bir intikam hikâyesi değil, aynı zamanda dostluk, sadakat ve değişime ayak uydurma üzerine de düşündüren bir başyapıt.
Muhsin Bey (1987) - IMDB: 8.4
Yönetmen koltuğunda Yavuz Turgul’un oturduğu Muhsin Bey, 80'lerin İstanbul'unu arabeskin tınılarıyla resmeden, dönemine damga vurmuş bir film. Şener Şen'in hayat verdiği Muhsin Bey karakteri, tam bir İstanbul beyefendisi. Görgülü, kibar, prensip sahibi ve biraz da melankolik. Onun dünyası, eski İstanbul'un zarifliğini ve müzik zevkini yansıtıyor.
Uğur Yücel'in canlandırdığı Ali Nazik ise, şöhretin peşinde koşan genç bir yetenek. Hırslı, saf ve biraz da toy. Onun dünyası ise, arabeskin yükselişte olduğu, hızlı ve acımasız bir müzik piyasası.
Bu iki zıt karakterin yolları kesiştiğinde, ortaya hem komik hem de hüzünlü bir hikâye çıkıyor. Muhsin Bey, Ali Nazik'e kol kanat geriyor, onu müzik dünyasına kazandırmaya çalışıyor. Ama bu süreçte, kendi değerleriyle çatışmak zorunda kalıyor.
Muhsin Bey, sadece bir film değil, aynı zamanda bir dönem eleştirisi. Arabesk müziğin yükselişini, toplumsal değişimleri ve insanların hayalleriyle gerçekler arasındaki çelişkileri gözler önüne seriyor.
Masumiyet (1997) – IMDB: 8.1
Bazı filmler vardır, sizi öyle bir yakalar ki içine çeker, karakterlerin acısını yüreğinizde hissedersiniz. İşte "Masumiyet" tam da böyle bir film. Zeki Demirkubuz'un yönetmenliğini yaptığı bu başyapıt, 1997 yılında vizyona girdiğinde Türk sinemasında yeni bir çığır açmıştı.
Film, karanlık bir aşk üçgeninin etrafında dönüyor. Bekir (Haluk Bilginer), orta yaşlı, varlıklı ve evli bir adam. Genç ve güzel Uğur'a (Derya Alabora) takıntılı bir şekilde aşık olur. Uğur ise Bekir'in şoförü Yusuf'la (Güven Kıraç) birliktedir. Bu imkansız aşk, üçünün de hayatını alt üst eder.
Masumiyet, sadece bir aşk hikayesi değil. Aynı zamanda toplumun ikiyüzlülüğünü, sınıf farklılıklarını, çaresizliği ve şiddeti de gözler önüne seriyor. Film boyunca karakterlerin iç dünyalarına tanık oluruz. Bekir'in takıntılı aşkı, Uğur'un çaresizliği ve Yusuf'un öfkesi, izleyiciyi derinden etkiler.
Haluk Bilginer, Derya Alabora ve Güven Kıraç'ın oyunculukları ise adeta bir şölen. Bilginer, Bekir'in takıntılı aşkını öyle bir canlandırıyor ki, izlerken hem nefret ediyor hem de ona acıyorsunuz.
Kış Uykusu (2014) – IMDB: 8.0
Nuri Bilge Ceylan'ın başyapıtı "Kış Uykusu", sizi sıcacık evinizden alıp Anadolu'nun soğuk ve ıssız bozkırlarına götüren, ama bir yandan da içinizi ısıtan bir film. 2014 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan bu film, sadece bir hikaye anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine dokunuyor.
Film, Kapadokya'nın büyüleyici atmosferinde, eski bir konakta otel işleten Aydın (Haluk Bilginer) karakteri etrafında dönüyor. Aydın, emekli bir aktör, entelektüel bir adam ve aynı zamanda bir mülk sahibi. Ancak tüm bu sıfatların altında, kendi iç dünyasında kaybolmuş, yalnız ve mutsuz bir adam var.
Susuz Yaz (1963) – IMDB: 7.8
Metin Erksan'ın yönettiği "Susuz Yaz" filmi, Türk sinemasının köşe taşlarından biri olarak kabul edilir. 1964 yılında gösterime giren bu film, dönemin toplumsal gerçeklerini çarpıcı bir şekilde yansıtırken, aynı zamanda insanın iç dünyasına dair evrensel temalara da dokunuyor.
Ege'nin kurak topraklarında geçen film, Osman (Erol Taş) adında bir çiftçinin, arazisinde çıkan suyu köylülerle paylaşmak yerine kendi çıkarları için kullanmasıyla başlayan olayları anlatır. Osman'ın bu bencil tutumu, hem köylülerle arasını açar hem de kardeşi Hasan'ı (Ulvi Doğan) hapse düşmesine neden olur. Ancak asıl dram, Osman'ın yengesi Bahar'a (Hülya Koçyiğit) duyduğu yasak aşk ve bu aşkın yol açtığı trajik sonuçlarla yaşanır.
"Susuz Yaz", sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda bir dönem filmi, bir toplumsal eleştiri ve bir karakter dramasıdır. Film, dönemin Türkiye'sindeki kuraklık, yoksulluk, cehalet ve erkek egemenliği gibi sorunları gözler önüne sererken, aynı zamanda insanın içindeki iyilik ve kötülükle olan mücadelesini de çarpıcı bir şekilde yansıtır.
Ağır Roman (1997) – IMDB: 7.6
Metin Kaçan'ın aynı adlı romanından uyarlanan "Ağır Roman", 1997 yılında Mustafa Altıoklar tarafından beyaz perdeye taşındı. Film, 70'lerin İstanbul'unda, Romanların yaşadığı Kolera Sokağı'nda geçiyor. Mahallenin acımasız gerçekleri, renkli karakterleri ve kendine has diliyle izleyicileri büyüleyen "Ağır Roman", Türk sinemasının kült filmleri arasında yer alıyor.
Salih (Okan Bayülgen), mahallenin sevilen berberi Ali'nin (Savaş Dinçel) en küçük oğludur. Babasının mesleğini sürdürmek yerine araba tamirciliği yapmayı tercih eder. Mahalledeki güç dengeleri değişir ve Salih, beklenmedik bir şekilde mahallenin yeni lideri olur. Ancak bu yeni rol, Salih'i hiç beklemediği olayların içine sürükler.
Kişisel gelişim kursu seçeneklerini merak ediyor musun?
Hababam Sınıfı (1975) - IMDb: 9.2
Türk sinemasının efsanevi komedisi Hababam Sınıfı Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı romanından uyarlanan, Türk sinemasının en sevilen ve en çok izlenen komedi filmlerinden biridir. Ertem Eğilmez'in yönettiği bu film, 1975 yılında vizyona girmiş ve o günden beri nesilden nesile aktarılarak efsane haline gelmiştir.
Özel bir kolejdeki öğrencilerin maceralarını anlatan "Hababam Sınıfı", her biri birbirinden renkli ve unutulmaz karakterleriyle izleyicileri kahkahalara boğar. İnek Şaban, haylaz Damat Ferit, romantik Badi Ekrem, kurnaz Hayta İsmail ve daha birçok karakter, Türk sinemasının unutulmaz tiplemeleri arasında yerlerini almıştır.
Film, sadece komik olaylarla değil, aynı zamanda okul hayatının zorlukları, arkadaşlık, aşk, aile ve hayaller gibi evrensel temalara da dokunur. Bu sayede her yaştan izleyiciye hitap eder ve herkesin kendinden bir şeyler bulmasını sağlar. Okulda öğrenci ve öğretmenlerin izleyebileceği mizahi filmler arasında yer alabilir.
Neşeli Günler (1978) - IMDb: 8.6
Ertem Eğilmez'in yönettiği "Neşeli Günler", Türk sinemasının en sevilen ve en çok izlenen komedi filmlerinden biridir. 1978 yılında vizyona giren bu film, sıcak aile ilişkileri, unutulmaz karakterleri ve güldüren olaylarıyla izleyicilerin kalbinde taht kurmuştur.
Film, İstanbul'da yaşayan, turşuculukla uğraşan Kazım (Münir Özkul) ve Saadet (Adile Naşit) çiftinin hikayesini anlatır. Çiftin altı çocuğu vardır ve sürekli didişmeleri, sonunda ayrılıkla sonuçlanır. Çocuklar anne ve babaları arasında kalırken, yıllar sonra beklenmedik bir olay onları yeniden bir araya getirir.
"Neşeli Günler", aile bağlarının önemini, affetmeyi ve yeniden başlamayı konu alırken, aynı zamanda dönemin toplumsal yapısına da ışık tutar. Filmdeki karakterler, her biri kendi özellikleriyle izleyicinin kalbinde yer eder. Münir Özkul'un Kazım Efendi'si, Adile Naşit'in Saadet Hanım'ı, Şener Şen'in Ziya'sı ve diğer karakterler, Türk sinemasının unutulmaz tiplemeleri arasında yerlerini almıştır. Bu özellikleriyle iyi bir aile filmi de olabilir ayrıca.
Bu yazıyı beğendiniz mi? Puanlayın!
Loading...
