Türkçede çok önemli olmasına rağmen pek çok kişinin dikkat etmediği bir dilbilgisi kuralı var ki günlük konuşmalarda bile hatalı olarak kullanılmaya devam ediyor. Üniversiteye giriş sınavlarından tutun da okuduğunuz kitaplara, yazdığınız senaryolara, anlattığınız hikayelere kadar nüfuz edebilen bir hata... Bu kural elbette türkçedeki anlatım bozukluklarıdır.
Türkçe gibi anlam açısından zengin bir dilde kolayca günlük hayatın içinde yer edinebilen ve dikkat edilmediğinde insanın kulağını tırmalayan bir konu anlatım bozuklukları. Anlatım bozuklukları yapısal ve anlamsal olarak ikiye ayrılmaktadır ancak bu yazımızda özellikle anlamsal anlatım bozukluklarına değineceğiz. Anlamsal anlatım bozuklukları, cümlenin anlamının bozulmasına veya anlaşılmasını güçleştirmesine neden olan bozukluklardır. Bu bozukluklar, sözcüklerin yanlış kullanılması, anlam belirsizliği, anlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması gibi nedenlerden kaynaklanabilir.
Hepimin yapmaktan bir türlü kurtulamadığı anlatım bozuklukları vardır!
Gereksiz Sözcük Kullanımı
Türkçede cümleler gereksiz sözcüklerden uzak en sade şekilde kurulmalıdır. Cümlenin bu yalın durumu aynı zamanda duruluk ilkesi olarak adlandırılır. Dolayısıyla duruluk ilkesine aykırı olarak bir cümlede gereksiz sözcüklerin kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmaktadır.

Eğer bir sözcük cümle içinden atıldığında anlamda herhangi bir daralma ya da eksikliğe yol açmıyorsa o sözcüğün cümlede gereksiz kullanıldığını anlarız. Türkçede gereksiz sözcüğün cümle içinde kullanılması iki nedenden kaynaklanabilir:
- Eş anlamlı sözcüklerin cümle içinde kullanılması
- Sözcüğün anlamının başka sözcükte ya da ekte bulunması
Örnekler
Örnek: Yanındaki arkadaşına alçak sesle bir şeyler fısıldadı. Bu cümledeki altı çizili sözcüklerden birisi gereksizdir. Fısıldama eyemi zaten alçak sesle yapıldığından “alçak sesle” ifadesi cümleden çıkarılmalıdır.
Örnek: Daha bu ödevi henüz bitiremedim. Bu cümlede “daha” ve “henüz” kelimeleri eş anlamlı olduğu için bir tanesi gereksiz kullanılmıştır. İki kelimeden biri cümleden çıkarılmalıdır.
Örnek: Dersin sonuna kadar karşılıklı olarak arkadaşıyla gülüştü. Bu cümlede “gülüşmek” fiili işteş yapılan bir eylem olduğu için karşılıklı kelimesi gereksiz olarak kullanılmıştır. Gülüşme eylemi zaten karşılıklı yapılır.
Anlamca Çelişen Sözcüklerin Kullanılması
İyi bir cümle, anlatmak istediği ana fikri tam olarak ve hatasız yansıtabilmelidir.
Cümle, okuyucunun ya da dinleyicinin kafasında tam olarak canlanabilmeli, okuyanların kafasında bir karışıklığa yol açmamalıdır. Dolayısıyla cümle içinde anlam olarak çelişen kelimelerin kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. Bu tür anlatım bozuklukları, genellikle kesinlik bildiren bir sözcük kullanıldıktan sonra ihtimal bildiren bir sözcüğün ya da ekin kullanılmasından kaynaklanır.
Örnekler
Örnek: Bu hafta kesinlikle yağmur yağabilir. Bu cümlede kesinlik belirtilmesine rağmen fiile getirilen olasılık eki, yağmurun kesin mi yağacağı yoksa yağma olasılığının mı olduğu konusunda anlamca çelişmektedir.
Örnek: Tam yirmi yıl önce kadar firmasının batması sonrasında depresyona girmişti. Bu cümlede “tam” kelimesi kesinlik bildirirken “kadar” kelimesi yaklaşık anlamı taşımaktadır.
Örnek: Eminim bunu gördükten sonra, galiba çok kızacak. Bu cümlede “eminim” kelimesi kesinlik bildirirken “galiba” kelimesi olasılık bildirmektedir. Dolayısıyla anlamlar çelişmektedir.
Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması
Eğer bir sözcük cümle içerisinde anlamına uygun bir şekilde kullanılmazsa anlatım bozukluğuna yol açar. Sözcüğün anlamının doğru bir şekilde bilinmemesinden kaynaklanan bu anlatım bozukluğuna yol açmamak için sözcük anlamlarının iyi bir şekilde bilinmesi gereklidir. Türkçe dersi içerisinde işlenen konular arasında veya Türkçe kurslarında öğrencileri en fazla zorlayan konulardan biri olduğunu belirtmeliyiz. Bu anlamda Türkçe kursu istanbul gibi büyük şehirlerde öğrencilerin en yoğun tercih ettiği kurslar arasındadır.
Örnek: Ailesinin yardımlarına karşın onlara minnet duymamıştı. Bu cümlede “karşın” kelimesi yanlış anlamda kullanılmıştır. Bu kelime yerine “karşılık” kelimesi kullanılmalıdır.
Örnek: Senaristin kendine özgün düşünceleri filmlerine yansımıştı. Bu cümlede “özgün” kelimesi yanlış anlamda kullanılmıştır. Bu kelime yerine “özgü” kelimesi kullanılmalıdır.

Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması
Cümle içinde kullanılan sözcüklerin, Türkçenin söz dizimine uygun bir şekilde doğru yerde kullanılması gerekir. Doğru yerde kullanılmayan sözcükler anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. Özellikle cümle içinde zarfların isimden önce kullanılması bu başlıkta görebileceğiniz bozuklukların başında yer almaktadır.
Yapısal anlatım bozuklukları kadar yaygındır.
Örnek: Deftersiz sınıfa öğrenci almayacağını söylemişti öğretmenimiz. Bu cümlede “deftersiz” kelimesi sınıf kelimesinden önce geldiği için sanki sınıfın deftersiz olduğu vurgulanmış ancak doğru şekliyle “sınıfa deftersiz öğrencilerin…” olması gerekmektedir.
Örnek: Bu projelerimi yapamazsam çok başım ağrıyacak. Bu cümlede “çok” kelimesi baş kelimesinden önce geldiği için sanki insanın birden fazla başı olduğu vurgulanmış ancak doğrusu “başım çok ağrıyacak” şeklinde olması gerekmektedir.
Örnek: Eski Adana milletvekili seçimlerde yeniden aday olmuştu. Bu cümlede “eski” kelimesi Adana kelimesinden önce geldiği için sanki Adana şehrinin eski olduğu vurgulanmış ancak doğrusu “Adana eski milletvekili” şeklinde olması gerekmektedir.
Örnek: Ağrısız kulak delinir. Bu cümlede “ağrısız” kelimesi kulak kelimesinden önce geldiği için sanki normalde kulağı ağrımayanların kulağının delineceği vurgulanmış ancak doğrusu “kulak, ağrısız delinir” şeklinde olması gerekmektedir.
Atasözü ve Deyimlerin Yanlış Anlamda Kullanılması
Cümlede ifade edilmek istenen anlamın daha güçlü bir şekilde vurgulanması için deyimlerden ve atasözlerinden yararlanılabilir. Ancak cümlede verilmek istenen mesaja uygun doğru bir deyim ve atasözü kullanılmazsa anlatım bozukluğu oluşmaktadır. Bu nedenle yazım ve konuşma sırasında kullandığımız deyim ve atasözlerine hakim olmamız gerekmektedir.
Örnek: İş yerinde devamlı sorun çıkarmasının neticesinde göze girmişti. Bu cümlede altı çizili deyim yanlış anlamda kullanılmıştır. Doğru anlamı verebilmek için aşağıdaki altı çizili deyim kullanılmalıdır.
(Göze girmek = İlgi ve değer kazanmak, Göze batmak = Uygunsuz ve yakışıksız görünme)
Örnek: Takımı beş gol yedikten sonra teknik direktörün etekleri zil çalmaya başlamıştı. Bu cümlede altı çizili deyim yanlış anlamda kullanılmıştır. Doğru anlamı verebilmek için aşağıdaki altı çizili deyim kullanılmalıdır.
(Etekleri zil çalmak = Çok sevinmek, Etekleri tutuşmak = Telaş yapmak) Onu oradan kurtarmak için elinden geleni ardına koyma.
Zamir Eksikliği (Anlam Belirsizliği)
Cümle içinde kişilerden bahsederken kişi zamirlerini kullanmamak bazen anlam belirsizliğine yol açtığından anlatım bozukluğu oluşturmaktadır. Anlam belirsizliğini gidermek için bahsedilen kişiyi karşılayacak doğru zamiri kullanmak gerekir.
Örnek: Bisikletini alt sokakta görmüşler. (Senin mi onun mu bisikleti?) bu cümlede zamir olmadığı için senin bisikletin mi onun bisikleti mi sorusuna cevap veremiyoruz.
Örnek: Çantasını çalmışlar. (Senin mi onun mu?) bu cümlede zamir olmadığı için senin çantan mı onun çantası mı sorusuna cevap veremiyoruz.
Örnek: İhtiyar kadına yardımcı oldu. (Yardım eden ihtiyar bir kişi mi yoksa başka biri ihtiyar bir kadına mı yardım ediyor?) Doğrusu kullanım “İhtiyar, kadına yardımcı oldu.” Şeklinde olmalıdır.

Sıralama ve Mantık Yanlışlığı
Bir cümlenin dil bilgisi kurallarına uymasının yanında mantıksal bir düzlemde de geçerliliğinin olması şartı bulunmaktadır. Bir cümlede ifade edilenlerin mantık sınırlarının dışına çıkması anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. Yine aynı şekilde cümle içinde sıralamanın da mantık çerçevesinde yapılması gerekir. Anlatım bozukluğunun yaygın sebeplerinden biridir.
Örnek: Bu hızla bariyerlere çarparsan ölebilir hatta yaralanabilirsin. Bu cümlede ölüm, yaralanmaktan daha elim bir durum olduğu için yoğun anlam taşıyan ölme fiili hatta kelimesinden sonra gelmelidir. Doğrusu, “bu hızla kaza bariyerlere çarparsan yaralanabilir hatta ölebilirsin.” Şeklinde olmalıdır.
Örnek: Değil patates doğramak, yemek bile yapamaz. Bu cümlede yemek yapmak, patates doğramaktan daha zor bir eylem olduğu için yoğun anlam taşıyan yemek yapma eylemi ilk olarak söylenmelidir. Doğrusu, “değil yemek yapmak, patates bile doğrayamaz.” Şeklinde olmalıdır.
Örnek: Dışarıya çıktığımızda arabamızı çalınmış gördük. (Çalınmış bir şey görülemez.) bu cümlede çalma ve görme eylemi birlikte kullanılmamalıdır çünkü çalınan bir nesnenin görülemeyeceğinden ötürü mantıksız bir anlam çıkmaktadır.
Örnek: Karşıdan karşıya geçerken düşerek kaydı. Bir insanın mantıken önce kayma eylemi gerçekleşir, ardından düşer. Ancak bu cümlede sıralama tam tersi verildiğinden, kişinin düştüğü için kaydığı anlamı çıkmaktadır. Halbuki kaydığı için düştüğü vurgulanmaktadır. Doğrusu, “karşıya geçerken kayarak düştü.” şeklinde olmalıdır.
Kolaylıklar dileriz...