Şiir, büyük zekaların rüyalarıdır.
Lamartine
Edebiyat, insanın duygularını en saf ve etkileyici biçimde ifade etme sanatıdır. Şiir ise bu sanatın en öz ve güçlü formudur. Edebiyatın büyük ustaları, kelimelerle dokudukları şiirlerde insanın derinliklerine inerek ruhunun en gizli köşelerine dokunurlar. Onların kalemlerinden dökülen satırlar, zamanı aşarak bugün bile insanı etkilemeyi başarır. İşte, edebiyatın en güçlü kalemlerinden çıkmış, insanı derinden etkileyen en güzel şiirler... Bazen ilham bazen hüzüne neden olacaklar...
Bu yazımızda sizlere insanın yüreğine dokunan şiirleri kaleme almış büyük edebiyatçıları ve onların en güzel şiirlerini aktaracağız. Hazırsanız başlayalım!
En güzel ders Türkçe özel ders seçeneklerin için bağlantıya tıkla!
William Shakespeare
William Shakespeare, tarihin en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilir. Eserleri, edebiyat dünyasında eşsiz bir miras bırakmıştır. Yazdığı oyunları, şiirleri ve soneleriyle insan doğasının derinliklerine inerken, evrensel temaları ustalıkla işleyen bir yazardır. Eserleriyle yüzyıllardır insanları etkileyen ve düşündüren bir güce sahiptir.
Shakespeare'in şiirlerinin en önemli özelliklerinden biri, onun dil kullanımındaki ustalığıdır. Zengin bir kelime haznesi ve çarpıcı imgelemiyle, şiirlerinde bir dünya yaratır ve okuyucuyu bu dünyanın içine çeker. "Sonnet 18" gibi şairin en ünlü eserlerinden bazıları, yazın güzelliğini ölümsüzleştiren ve sevgilinin güzelliğini yücelten güçlü bir dille yazılmıştır. Ancak biliyorsunuz ki orijinal dili İngilizce olan bu yabancı dilde yazılmasına rağmen duygusunu ve dil kullanımındaki ustalığını bize yansıtabilen çevirmeni Talât Sait HALMAN da aslında eserin Türkçe halinin ikinci sahibi gibidir.
Shakespeare’in oyunculuk yönüyle ilgili çok az şey biliniyor fakat kendisini Hamlet oyunundaki hayalet karakteri dahil “kral karakterlerini” canlandırmayı sevdiğine inanılıyor.
Sonnet 18
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.

Sonnet 29
Düşünce insanların ve kaderin gözünden
Aforozlular gibi, yapayalnız ağlarım;
İrkilir sağır gökler çığlıklarım yüzünden,
Bahtıma lânet okur, yüreğimi dağlarım;
Talihi yâver giden herkese gıpta eder,
Şu denli güzel olsam, dostlarım olsa derim;
Şunda sanata, bunda dehâya içim gider,
Oysa solda sıfırdır yapmak istediklerim;
Kendimden iğrenirken aklım sana doğrulup
Gönlüm kara dünyayı gerilerde bırakır,
Gün doğarken yükselen bir tarla kuşu olup
Cennet kapılarında kutsal ezgiler şakır;
Öyle bir servettir ki sevgini anmak bile,
Sultanlarla yer değiş deseler de nafile.
Türkçe özel ders seçeneklerini mi merak ediyorsun?
Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
Nazım Hikmet
Nazım Hikmet
Nazım Hikmet, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmakla birlikte dünya çapında da tanınan bir şairimizdir. Sadece edebiyat dünyasında değil aynı zamanda toplumsal ve siyasi mücadelelerin öncülerinden biri olarak da bilinir. Şiirleri, insanın iç dünyasına ışık tutarken, toplumsal adalet ve özgürlük mücadelesini de yansıtır.
Nazım Hikmet'in şiirlerinin en belirgin özelliklerinden biri onun basit ama etkileyici bir dille okuyucuyu etkileyici bir yolculuğa çıkarmasıdır. Şair, aşk, özlem, doğa ve insanlık gibi evrensel temaları işlerken, dili ustalıkla kullanır ve şiirin büyüsünü kullanarak okuyucularında derin izler bırakır.
Şimdi onun yalnızca şiir olarak kalmamış üzerine besteler yapılmış şiirlerini sizlerle paylaşıyoruz.
Herkes Gibisin
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.
Dünya Barış Konseyi tarafından Picasso, Paui Rubeson, Wanda Jakubuurska ve Pablo Neruda'yla birlikte "Uluslararası Barış Ödülü" verildiğini biliyor muydunuz?
Ben Senden Önce Ölmek İsterim
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi oradan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey
belki diyor.

Nazım Hikmet'in sonradan Cem Karaca tarafından da seslendirilen şiirini herkes bilir. Şiirini bilmeyenler en kötü ihtimalle en az bir kez dinlemiştir o güzel şarkısını. Bu şiirin ardındaki hikayeyi de mutlaka araştırmanızı öneririm.
Ceviz Ağacı
Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir. Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında
Türkçe kursları istanbul seçeneklerin için bağlantıya tıkla
“Benim için yazmak nefes almak gibidir”
Pablo Neruda
Pablo Neruda'dan En Güzel Şiirler
Doğum adıyla Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto, Şilili yazar ve şairlerdendir. İşte onun dokunaklı bazı eserleri ...
En Hüzünlü Şiir
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Onu tutamadığımı, kaybettiğimi düşünmek
Dinlemek uçsuz bucaksız geceyi, onsuz daha tenha kalan
Ve şiir… Çime düşen çiy gibi düşer cana.
Ne çıkar sevdam onu tutamadıysa...
Gece yıldızla dolu ve yanımda değil o...
Hepsi bu...
Unutmak Yok
Nerelerdeydin diye sorarsan
'hep eskisi gibi’ diyeceğim.
toprağı örten taşlardan söz edeceğim,
sürdükçe kendini harcayan ırmaktan;
ben yalnız kuşların yitirdiklerini bilirim,
gerilerde kalan denizi bilirim, bir de ağlayan
ablamı.
***
Neden ayrı adlarla anılıyor ülkeler, neden
günler
yeni günleri izliyor? Neden koyu bir gece
birikiyor ağızda? Neden ölüler?
***
Nereden geliyorsun diye sorarsan bölük pörçük
kelimelerle konuşmak zorundayım,
ağzı zehir gibi yakan araçlarla,
çoğu çürümeye yüz tutmuş hayvanlarla
ve avutamadığım yüreğimle.
***
Andaç değil yanımızda götürdüklerimiz
unutuşta uyuklayan sarımsı kumru değil,
yaşlarla kaplı yüzler,
boğazımıza yapışan eller
ve yapraklardan sıyrılan şey:
aşınmış bir günün karanlığı
acıyı kanımızda tatmış bir günün.
***
İşte menekşeler, işte kırlangıçlar
bize sevinç veren ne varsa,
geçici ve küçük duyarlıkların
yan yana göründüğü süslü kartpostallarda.
***
Ama bu sınırın ötesine geçmeliyim,
dişlemeliyim sessizliğin çevresindeki kabuğu,
ne karşılık vereceğimi bilemem:
***
Öyle çok ki ölüler,
ve öyle çok ki al güneşle yarılmış hendekler,
ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler,
ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller,
ve öyle çok ki unutmak istediklerim.
Bir kazada parmağı kırıldığında birkaç ay boyunca daktilo kullanamadı. Daha sonra el yazısıyla yazdığı şiirlerin daha duygusal ve içten olduğunu fark etti. Nedense daktilonun en derine erişmesini ve samimiyetini engellediğine karar verdi ve el yazısı ile şiirlerini yazmaya devam etti.
Matilde’ye Sone
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle karşına çıkar hayat.
Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de pay alır kendine soğuktan.
Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
Sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.
Sevgimin iki canı var seni sevmeye.
Bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken seviyorum seni.
Ah yeniden başlamak hayata ; Çocukluğa, aşka ve sanata!
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı, özellikle insanın iç dünyasını, yaşamın sancılarını ve doğanın güzelliklerini işlediği şiirleriyle tanınır. Onun dizeleri, okuyucularını derin bir duygusallıkla sarar ve insanın varoluşsal sorunlarına dokunur.
Tarancı'nın "Otuz Beş Yaş" şiiri, belki de en bilinen ve etkileyici eserlerindendir. Bu şiirde, yaşamın geçiciliği ve insanın içsel sancıları derinlemesine ele alınır. Tarancı, seçtiği vurucu kelimeleriyle insanın hayatın karmaşıklığı içinde varoluşsal bir yolculuğa çıkmasını sağlar.
Doğa ve aşk da Tarancı'nın şiirlerinde sıkça işlediği temalardandır. Doğanın değişken güzellikleri ve insanın iç dünyasındaki yansımaları, onun dizelerinde can bulur. Aşkı ise insanın en temel duygularından biri olarak işler ve bu duygu, onun şiirlerinde melankolik bir tonla yansıtılır.
Memleket İsterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
N'eylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Sayın yönetici arkadaşım size 2 tane güzel şiir gönderiyorum. Sitenizde yayıınlayın lütfen. Çünkü şu anda sadece doğaya ve köye ihtiyacımız var. Saygılarımızla.
YEŞİL BİR DÜNYA İSTİYORUM
Betonların az, bahçelerin, parkların bol olduğu,
Akaryakıt kullanımının az, oksijenin bol olduğu,
Yakılan ağaçların olmadığı, dikilen ağarların bol olduğu,
Çevre dostu insanların olduğu bir dünya istiyorum.
Mermilerin, bombaların uçmadığı, beyaz güvercinlerin uçtuğu,
Yok olan dostlukların üzerine sevgi tomurcuklarının serpiştiği,
Öldürülen Filistinli kardeşlerimin yerine, huzurun, insanlığın, kardeşliğin doğduğu,
Doğadaki canlılar gibi kardeşçe yaşayacağımız bir dünya istiyorum.
Bilgiden fakir olmayan, bilgili insanların çok olduğu,
Okumaktan hakir, okumanın çok olduğu,
Sevgiden uzak insanların yerine, sevgi saçan insanların olduğu,
Sevgi çiçeklerinin olduğu bir dünya istiyorum.
Tabiatı yok edenlerin yerine tabiat gönüllülerinin olduğu,
Yok olan tabiatın yerine, yeşilin bol olduğu,
Fidansız toprağın yerine, fidanlar bol ekildiği,
Yeşil bir dünya istiyorum.
SALİH ÇETİN
BENİM KÖYÜM
Baharda şenlenir bağı, bahçesi
Kokusu başkadır benim köyümün
Unutturur adama gamı, kederi
Havası başkadır benim köyümün
XXX
Akşam olur herkes döner evine
Can kurban inan ki benim köyüme
Gülabi’nin torunları derler bizlere
Özü başkadır benim köyümün
XXX
Yeşil yeşil meşeleri var dağında
Meyve ağaçları çiçek açar bağında
Her çeşit otlar yeşerir toprağında
Yeşili başkadır benim köyümün
XXX
Köyümün kenarından akar çayı
Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı
Unuttum sanma orda olmayı
Dostluğu başkadır benim köyümün
XXX
Yaz gelince çıkarlar yaylaya
Gurbetçiler hasretle döner sılaya
Benden selam olsun Aziz Ağa’ya
Sevgisi başkadır benim köyümün
İbrahim SEVİNDİK