Şiir, büyük zekaların rüyalarıdır.

Lamartine

Edebiyat, insanın duygularını en saf ve etkileyici biçimde ifade etme sanatıdır. Şiir ise bu sanatın en öz ve güçlü formudur. Edebiyatın büyük ustaları, kelimelerle dokudukları şiirlerde insanın derinliklerine inerek ruhunun en gizli köşelerine dokunurlar. Onların kalemlerinden dökülen satırlar, zamanı aşarak bugün bile insanı etkilemeyi başarır. İşte, edebiyatın en güçlü kalemlerinden çıkmış, insanı derinden etkileyen en güzel şiirler... Bazen ilham bazen hüzüne neden olacaklar...

Bu yazımızda sizlere insanın yüreğine dokunan şiirleri kaleme almış büyük edebiyatçıları ve onların en güzel şiirlerini aktaracağız. Hazırsanız başlayalım!

En güzel ders Türkçe özel ders seçeneklerin için bağlantıya tıkla!

En iyi Türkçe öğretmenleri müsait
Ferhat
5
5 (52 yorum)
Ferhat
₺500
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Menekse
5
5 (32 yorum)
Menekse
₺700
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Filiz
5
5 (15 yorum)
Filiz
₺800
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Büşra
5
5 (28 yorum)
Büşra
₺750
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Kadir
5
5 (54 yorum)
Kadir
₺950
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Hacer
5
5 (32 yorum)
Hacer
₺750
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Atiye
5
5 (22 yorum)
Atiye
₺1500
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Buse
5
5 (65 yorum)
Buse
₺1500
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Ferhat
5
5 (52 yorum)
Ferhat
₺500
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Menekse
5
5 (32 yorum)
Menekse
₺700
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Filiz
5
5 (15 yorum)
Filiz
₺800
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Büşra
5
5 (28 yorum)
Büşra
₺750
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Kadir
5
5 (54 yorum)
Kadir
₺950
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Hacer
5
5 (32 yorum)
Hacer
₺750
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Atiye
5
5 (22 yorum)
Atiye
₺1500
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Buse
5
5 (65 yorum)
Buse
₺1500
/TL/saat
Gift icon
İlk ders ücretsiz!
Başlayın

William Shakespeare

William Shakespeare, tarihin en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilir. Eserleri, edebiyat dünyasında eşsiz bir miras bırakmıştır. Yazdığı oyunları, şiirleri ve soneleriyle insan doğasının derinliklerine inerken, evrensel temaları ustalıkla işleyen bir yazardır. Eserleriyle yüzyıllardır insanları etkileyen ve düşündüren bir güce sahiptir.

Shakespeare'in şiirlerinin en önemli özelliklerinden biri, onun dil kullanımındaki ustalığıdır. Zengin bir kelime haznesi ve çarpıcı imgelemiyle, şiirlerinde bir dünya yaratır ve okuyucuyu bu dünyanın içine çeker. "Sonnet 18" gibi şairin en ünlü eserlerinden bazıları, yazın güzelliğini ölümsüzleştiren ve sevgilinin güzelliğini yücelten güçlü bir dille yazılmıştır. Ancak biliyorsunuz ki orijinal dili İngilizce olan bu yabancı dilde yazılmasına rağmen duygusunu ve dil kullanımındaki ustalığını bize yansıtabilen çevirmeni Talât Sait HALMAN da aslında eserin Türkçe halinin ikinci sahibi gibidir.

videocam
Shakespeare'in aynı zamanda bir aktör olduğunu biliyor muydunuz?

Shakespeare’in oyunculuk yönüyle ilgili çok az şey biliniyor fakat kendisini Hamlet oyunundaki hayalet karakteri dahil “kral karakterlerini” canlandırmayı sevdiğine inanılıyor.

Sonnet 18

Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?

Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın

Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,

Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın

Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,

Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;

Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak

Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;

Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,

Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;

Gölgesindesin diye ecel caka satamaz

Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda

İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,

Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.

Şiir yazmak yoğun düşüncelerin etkilerinden biridir.
Bazen bazı şeyler hisseder ancak onları tanımlayamayız ya; şairler o duyguları öyle vurucu şekilde tanımlar ki şiir yazmanın hem yetenek hem de derin bir yaşanmışlığın sonucu olduğundan emin oluruz. | Unsplash

Sonnet 29

Düşünce insanların ve kaderin gözünden

Aforozlular gibi, yapayalnız ağlarım;

İrkilir sağır gökler çığlıklarım yüzünden,

Bahtıma lânet okur, yüreğimi dağlarım;

Talihi yâver giden herkese gıpta eder,

Şu denli güzel olsam, dostlarım olsa derim;

Şunda sanata, bunda dehâya içim gider,

Oysa solda sıfırdır yapmak istediklerim;

Kendimden iğrenirken aklım sana doğrulup

Gönlüm kara dünyayı gerilerde bırakır,

Gün doğarken yükselen bir tarla kuşu olup

Cennet kapılarında kutsal ezgiler şakır;

Öyle bir servettir ki sevgini anmak bile,

Sultanlarla yer değiş deseler de nafile.

Türkçe özel ders seçeneklerini mi merak ediyorsun?

Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.

Nazım Hikmet

Nazım Hikmet

Nazım Hikmet, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmakla birlikte dünya çapında da tanınan bir şairimizdir. Sadece edebiyat dünyasında değil aynı zamanda toplumsal ve siyasi mücadelelerin öncülerinden biri olarak da bilinir. Şiirleri, insanın iç dünyasına ışık tutarken, toplumsal adalet ve özgürlük mücadelesini de yansıtır.

Nazım Hikmet'in şiirlerinin en belirgin özelliklerinden biri onun basit ama etkileyici bir dille okuyucuyu etkileyici bir yolculuğa çıkarmasıdır. Şair, aşk, özlem, doğa ve insanlık gibi evrensel temaları işlerken, dili ustalıkla kullanır ve şiirin büyüsünü kullanarak okuyucularında derin izler bırakır.

Şimdi onun yalnızca şiir olarak kalmamış üzerine besteler yapılmış şiirlerini sizlerle paylaşıyoruz.

Herkes Gibisin

Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.

beenhere
Nazım Hikmet Ran'a

Dünya Barış Konseyi tarafından Picasso, Paui Rubeson, Wanda Jakubuurska ve Pablo Neruda'yla birlikte "Uluslararası Barış Ödülü" verildiğini biliyor muydunuz?

Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Ben

senden önce ölmek isterim.

Gidenin arkasından gelen

gideni bulacak mı zannediyorsun?

Ben zannetmiyorum bunu.

İyisi mi, beni yaktırırsın,

odanda ocağın üstüne korsun

içinde bir kavanozun.

Kavanoz camdan olsun,

şeffaf, beyaz camdan olsun

ki içinde beni görebilesin

Fedakarlığımı anlıyorsun

vazgeçtim toprak olmaktan,

vazgeçtim çiçek olmaktan

senin yanında kalabilmek için.

Ve toz oluyorum

yaşıyorum yanında senin.

Sonra, sen de ölünce

kavanozuma gelirsin.

Ve orada beraber yaşarız

külümün içinde külün

ta ki bir savruk gelin

yahut vefasız bir torun

bizi oradan atana kadar...

Ama biz

o zamana kadar

o kadar

karışacağız

ki birbirimize,

atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz

yan yana düşecek.

Toprağa beraber dalacağız.

Ve bir gün yabani bir çiçek

bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse

sapında muhakkak

iki çiçek açacak :

biri sen

biri de ben.

Ben

daha ölümü düşünmüyorum.

Ben daha bir çocuk doğuracağım

Hayat taşıyor içimden.

Kaynıyor kanım.

Yaşayacağım, ama çok, pek çok,

ama sen de beraber.

Ama ölüm de korkutmuyor beni.

Yalnız pek sevimsiz buluyorum

bizim cenaze şeklini.

Ben ölünceye kadar da

Bu düzelir herhalde.

Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?

İçimden bir şey

belki diyor.

Çiçekler içinde melek heykeli.
Şiirlerde en çok işlenen temalardan biri de ölüm. Ne kadar korkunç ve bilinmez görünse de doğumun gerekliliklerinden olan ölüm her canlının tattığı ve üstüne uçsuz bucaksız yazılıp konuşulabilecek bir kavram. | Pixabay

Nazım Hikmet'in sonradan Cem Karaca tarafından da seslendirilen şiirini herkes bilir. Şiirini bilmeyenler en kötü ihtimalle en az bir kez dinlemiştir o güzel şarkısını. Bu şiirin ardındaki hikayeyi de mutlaka araştırmanızı öneririm.

Ceviz Ağacı

Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir. Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

Türkçe kursları istanbul seçeneklerin için bağlantıya tıkla

“Benim için yazmak nefes almak gibidir”

Pablo Neruda

Pablo Neruda'dan En Güzel Şiirler

Doğum adıyla Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto, Şilili yazar ve şairlerdendir. İşte onun dokunaklı bazı eserleri ...

En Hüzünlü Şiir

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim

Onu tutamadığımı, kaybettiğimi düşünmek

Dinlemek uçsuz bucaksız geceyi, onsuz daha tenha kalan

Ve şiir… Çime düşen çiy gibi düşer cana.

Ne çıkar sevdam onu tutamadıysa...

Gece yıldızla dolu ve yanımda değil o...

Hepsi bu...

Unutmak Yok

Nerelerdeydin diye sorarsan

'hep eskisi gibi’ diyeceğim.

toprağı örten taşlardan söz edeceğim,

sürdükçe kendini harcayan ırmaktan;

ben yalnız kuşların yitirdiklerini bilirim,

gerilerde kalan denizi bilirim, bir de ağlayan

ablamı.

***

Neden ayrı adlarla anılıyor ülkeler, neden

günler

yeni günleri izliyor? Neden koyu bir gece

birikiyor ağızda? Neden ölüler?

***

Nereden geliyorsun diye sorarsan bölük pörçük

kelimelerle konuşmak zorundayım,

ağzı zehir gibi yakan araçlarla,

çoğu çürümeye yüz tutmuş hayvanlarla

ve avutamadığım yüreğimle.

***

Andaç değil yanımızda götürdüklerimiz

unutuşta uyuklayan sarımsı kumru değil,

yaşlarla kaplı yüzler,

boğazımıza yapışan eller

ve yapraklardan sıyrılan şey:

aşınmış bir günün karanlığı

acıyı kanımızda tatmış bir günün.

***

İşte menekşeler, işte kırlangıçlar

bize sevinç veren ne varsa,

geçici ve küçük duyarlıkların

yan yana göründüğü süslü kartpostallarda.

***

Ama bu sınırın ötesine geçmeliyim,

dişlemeliyim sessizliğin çevresindeki kabuğu,

ne karşılık vereceğimi bilemem:

***

Öyle çok ki ölüler,

ve öyle çok ki al güneşle yarılmış hendekler,

ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler,

ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller,

ve öyle çok ki unutmak istediklerim.

beenhere
Pablo Neruda şiirlerini el yazısıyla yazardı.

Bir kazada parmağı kırıldığında birkaç ay boyunca daktilo kullanamadı. Daha sonra el yazısıyla yazdığı şiirlerin daha duygusal ve içten olduğunu fark etti. Nedense daktilonun en derine erişmesini ve samimiyetini engellediğine karar verdi ve el yazısı ile şiirlerini yazmaya devam etti.

Matilde’ye Sone

Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,

çünkü iki yüzüyle karşına çıkar hayat.

Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,

ateş de pay alır kendine soğuktan.

Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,

sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak

bir yolculuğa yeniden başlamak için:

bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.

Sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun

ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları

hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.

Sevgimin iki canı var seni sevmeye.

Bu yüzden sevmezken seviyorum seni

ve bu yüzden severken seviyorum seni.

Ah yeniden başlamak hayata ; Çocukluğa, aşka ve sanata!

Cahit Sıtkı Tarancı

Cahit Sıtkı Tarancı

Cahit Sıtkı Tarancı, özellikle insanın iç dünyasını, yaşamın sancılarını ve doğanın güzelliklerini işlediği şiirleriyle tanınır. Onun dizeleri, okuyucularını derin bir duygusallıkla sarar ve insanın varoluşsal sorunlarına dokunur.

Tarancı'nın "Otuz Beş Yaş" şiiri, belki de en bilinen ve etkileyici eserlerindendir. Bu şiirde, yaşamın geçiciliği ve insanın içsel sancıları derinlemesine ele alınır. Tarancı, seçtiği vurucu kelimeleriyle insanın hayatın karmaşıklığı içinde varoluşsal bir yolculuğa çıkmasını sağlar.

Doğa ve aşk da Tarancı'nın şiirlerinde sıkça işlediği temalardandır. Doğanın değişken güzellikleri ve insanın iç dünyasındaki yansımaları, onun dizelerinde can bulur. Aşkı ise insanın en temel duygularından biri olarak işler ve bu duygu, onun şiirlerinde melankolik bir tonla yansıtılır.

Memleket İsterim

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Aynada kendine bakan orta yaş kadın.
Şiirlerle içimiz hüzün dolmuşken hazır "yaşlanma" ya da "yaş alma" kavramlarına bakış açınız nasıl? Sizce de Cahit Sıtkı Tarancı'nın da dediği gibi yolun yarısı 35 yaş mıdır? | Pixabay

Otuz Beş Yaş

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz;

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim:

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

Geç farkettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış!

Her doğan günün bir dert olduğunu,

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!

Her yıl biraz daha benimsediğim.

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.

N'eylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak.

Taht misali o musalla taşında.

Bu yazıyı beğendiniz mi? Puanlayın!

4,56 (9 puanlama)
Loading...

Beste Ahipaşaoğlu

Jack of all trades master of none. Her an her şey ilgi alanına girmiş olabilir. Bir bakmışsınız ilgi alanından çıkmış. 1 hafta önce toplama bilgisayar kurarken şimdi mantı açmanın inceliklerini öğreniyor olabilir. Bilgi çöplüğü, ilgi alanı tüketicisi.