Başka bir dilde düşünmeyi öğrenmek bile, kendi kültürünü daha farklı ve daha güzel bir bakış açısından görmeni sağlar.
Gates Mcfadden
Yeni bir dil öğrenmek, dünyamızı genişletir; daha açık fikirli olmamızı sağlar ve farklı geçmişlere sahip insanlarla anlamlı sohbetler kurmamıza imkân verir. Yabancı bir dilde akıcı olmak, insanın kendine verebileceği en büyük armağanlardan biridir. Bu yüzden, ilkokuldan liseye kadar tüm okullarda yabancı dil derslerinin öncelikli olması gerektiği uzun süredir dile getiriliyor.
Peki ya işaret dili? Dört yaşında sağır bir çocuğun çevresiyle iletişim kuramamasını konu alan ödüllü bir film, işitme engelli çocuklar için kamu eğitiminde daha iyi imkânlara ihtiyaç duyulduğunu gözler önüne sermişti. Bu örnek, aslında Türkiye’de de çok benzer bir tabloyu hatırlatıyor. Çünkü işitme engelli çocuklar çoğu zaman görünmez kalıyor ve ihtiyaç duydukları desteği sınıf ortamında bulamıyorlar.
Gerçek hayattan esinlenen bu tür hikâyeler, sağırlığın özellikle eğitimde ne kadar büyük bir engel yaratabileceğini açıkça gösteriyor. Fiziksel engeller çoğunlukla görünür olduğu için daha kolay fark edilirken, işitme engeli çoğu kez göz ardı ediliyor. Bu da çocukların eğitim yolculuğunu derinden etkiliyor.
insan işitme engeliyle yaşıyor. Bu grubun 34 milyonu ise 15 yaşından küçük çocuklardan oluşuyor.
Üstelik sağırlık bir “öğrenme güçlüğü” olarak görülmediği için eğitim sistemi bu ihtiyaca yönelik yeterli adımlar atmıyor. Eğitime ayrılan bütçeler her geçen yıl azalırken, işitme engelli öğrenciler için destek hizmetlerinin de giderek yetersiz hale gelmesi endişe yaratıyor. Büyük şehirlerde işaret dili bilen öğretmenler ve uzmanlar bulunabiliyor, ancak kırsal bölgelerde yaşayan çocuklar aynı desteğe erişemiyor. Hatta bazen işaret dili eğitimi veren özel okullara ulaşabilmek için uzun saatler yol gitmeleri gerekiyor.
O halde çözüm ne olabilir? Burada önemli sorular gündeme geliyor: Acaba işaret dili okullarda zorunlu bir ders olmalı mı? Her okulda işaret dili bilen bir öğretmen bulunmalı mı? Yoksa çocuklara yabancı dillerle birlikte işaret dili öğrenme seçeneği de mi sunulmalı?
Bugünkü yazımızda, ülkemizdeki işitme engelli öğrencilerin eğitimdeki ihtiyaçlarını karşılamak için bu sorulara birlikte yanıt arayacağız.
Okullarda Temel İşaret Dili Eğitimi Başlamalı mı?

Okullarda işaret dilinin öğretilip öğretilmemesi konusu, uzun süredir farklı ülkelerde tartışılıyor ve zaman zaman dilekçelerle gündeme taşınıyor. İşaret dilini bir öğrenme seçeneği olarak müfredata dahil etme fikri birçok açıdan cazip görünüyor. Ancak asıl soru Türkiye’de okullarda işaret dili eğitimi gerçekten uygulanabilir mi?
Her ders gibi, işaret dili için de hem bütçe hem de müfredatı yenileme iradesi sınırlı. Bu nedenle birçok genç işaret dili öğrenme fırsatını memnuniyetle karşılayacak olsa da, bu uygulamanın ülke çapında yaygınlaşması pek olası görünmüyor. Özellikle kırsal bölgelerde bu ihtimal daha da düşük.
Yine de şu sorunun cevabını aramak önemli. Türkiye’deki ilkokul ve liselerde işaret dili eğitimi verilmeli mi? Cevap kesinlikle EVET!
Her şeyden önce, Türkiye’de eğitim kurumlarında okuyan çok sayıda işitme engelli öğrenci var. Onların, sınıf arkadaşları ve öğretmenleriyle birlikte işaret dili öğrenme ve pratik yapma imkânı bulması, kendilerini daha fazla dahil olmuş hissetmelerini sağlar. Bu sayede işitme engelli öğrenciler, izole olmak yerine gerçek anlamda sosyalleşebilir. Hatta sınıftaki öğrencilerin tamamı işaret dilini akıcı şekilde öğrenmese bile, birkaç arkadaşlarının işaret diliyle iletişim kurabilmesi bile güçlü bağların kurulmasına ve farklılıkların kucaklanmasına yol açar.
Öğretmenler için hazırlanan öğretmenlerin gözünden müfredata bakış yazısında anlatılanlar, aslında işaret dili derslerinin müfredata dahil edilmesinin önemini daha net gösteriyor.
İkinci olarak, işaret dilinin öğretilmesi ve teşvik edilmesi, işiten öğrencilerin işitme engelli topluluğa karşı farkındalık geliştirmesine yardımcı olur. Bu da hem anlayışı artırır hem de önyargıları ve zorbalığı önemli ölçüde azaltır. Hatta bazı lise öğrencileri işaret diline ve sağır kültürüne öyle ilgi duyabilir ki, ileride tercümanlık gibi alanlara yönelmek isteyebilirler.
Şunu da vurgulamak gerekiyor. Burada tüm öğrencilere işaret dilinin ileri düzey, karmaşık yönlerini öğretmekten söz etmiyoruz. Amaç, temel seviyede iletişimi kolaylaştıracak bir işaret dili eğitimi verilmesi. Bunun gerçekleşmesi içinse işitme engelli topluluğuna gönül vermiş kişilerin, eğitim müfredatından sorumlu yetkililere baskı yapması ve bu ihtiyacı daha görünür kılması gerekiyor.
Öğrencilerin duygusal bağlarını güçlendirmek, tıpkı okullarda ruh sağlığının korunması konusunda olduğu gibi, eğitimde empatiyi öne çıkarıyor.
Erken Yaşta İşaret Dili Öğrenmenin Avantajları Nelerdir?

“Çocuklar sünger gibidir” ifadesini hiç duydunuz mu? Bu söz aslında tamamen doğru. Çocuklar, önlerine sunulan bilgileri inanılmaz bir hızla alıp özümseyebilirler. Hatta çoğu yetişkin için bu yetenek gerçekten kıskanılacak bir durum!
İşte tam da bu yüzden, ilkokul çağındaki öğrencilerin mümkün olduğunca erken yaşta işaret dili öğrenme fırsatına sahip olmaları çok önemlidir. Aşağıda, işaret dili eğitiminin hem işitme engelli hem de işiten çocuklara neden kazandırılması gerektiğini anlatan güçlü sebepler bulacaksınız.
İşitme Engelli Kültürüne Farkındalık
İnsanlar doğuştan önyargılı değildir; önyargılar öğrenilen şeylerdir. Bu zinciri kırmak için anne ve babaların çocuklarını işaret dili öğrenmeye teşvik etmesi büyük fayda sağlar. Çocuklar işaret dilini eğlenceli ve ilgi çekici bulduklarında, işitme engelli bireylere, onların kültürüne ve geleneklerine karşı derin bir saygı geliştirirler. Özgür düşünen bir nesil için açık fikirli olmak son derece değerlidir.
Gelecek Kariyer Fırsatları
Ebeveynler çocuklarını küçük yaşlardan itibaren farklı meslek alanlarına hazırlamalıdır. Birden fazla dil bilmek, hemen her sektörde işverenler tarafından çok değerli görülür. Bu nedenle işaret dili eğitimi ilkokuldan itibaren verilmelidir. Çünkü işaret dili bilen nitelikli tercümanlara her zaman ihtiyaç vardır; bu işler hem esnek hem de tatmin edici kazançlar sunar. Ayrıca öğretmenler, danışmanlar, terapistler veya ruh sağlığı uzmanları gibi birçok profesyonel, işitme engelli bireylerle iletişim kurmak için işaret dili bilmek zorunda kalabilir.
İletişim Kurma
Türkiye’de resmi bir sayı verilmese de binlerce insan işaret dili kullanıyor. Bu da işaret dilini en yaygın iletişim araçlarından biri haline getiriyor. Çocuklar küçük yaşta işaret dili öğrenmeye başladığında, işitme engelli bireylerle aralarındaki iletişim engellerini kolayca aşabiliyorlar. Böylece hem sınıf arkadaşlarıyla hem de toplumda farklı bireylerle güçlü bağlar kurabiliyorlar.
Elbette çocukların erken yaşta öğrenmesi gereken pek çok şey var; ama anne ve babaların onları işaret dili öğrenme konusunda motive etmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca, eğitim kurumlarında işaret diline şans verilmesi için müfredattan sorumlu yetkililer üzerinde baskı kurulması gerektiği de unutulmamalı.
Okullarda İşaret Dilini Etkili Şekilde Öğrenmek İçin İpuçları

Diyelim ki bir akademik kurumda işaret dili eğitimi alıyorsunuz ya da kendi başınıza işaret dili öğrenme sürecine girdiniz. Temel seviyede başarılı olmak için herkesin ihtiyacı olan ortak bir şey var: alanında uzman kişilerin verdiği pratik ipuçları. Peki, işaret dilini en verimli şekilde öğrenmek için hangi öneriler öne çıkıyor? İşte birkaç fikir:
Online Videolar İzleyin
İşaret dili görsel bir dil olduğu için, internet üzerinden özellikle YouTube gibi platformlarda temel işaretleri anlatan öğretici videolar bulmak çok kolaydır. Bu videolar sayesinde öğrendiğiniz işaretleri tekrar tekrar izleyebilir, durdurabilir ve pekiştirebilirsiniz.
İşitme Engelli Arkadaşlarınızdan Öğrenin
Çocuğunuz işitme engelli veya az işiten bireylerle aynı anda işaret dili öğrenme fırsatı buluyorsa, bu eşsiz bir avantajdır. Takıldığınız yerlerde onlara soru sormak ve pratik yapmak öğrenme sürecini hızlandırır.
Mobil Uygulamalar Kullanın
Eğer hareket halindeyken yeni beceriler edinmeyi seviyorsanız, işaret dili öğrenme sürecinde mobil uygulamalar size çok yardımcı olur. İşaret dili sözlükleri ve pratik egzersizler sunan uygulamalar, işaret dili eğitiminize ek bir destek sağlar.
Özel Ders Alın
İşaret dilinde hızlı ve kalıcı ilerleme kaydetmek istiyorsanız, okulda aldığınız derslere ek olarak nitelikli bir özel öğretmenden destek almak büyük fayda sağlar. Bunun için güvenilir platformlardan yararlanabilirsiniz. Superprof gibi platformlarda hem yüz yüze hem de online işaret dili eğitimi veren birçok öğretmen bulabilirsiniz. Birebir iletişimde fark yaratmak isteyen eğitmenler için özel ders vermek istiyorum rehberinde paylaşılan deneyimler de ilham verici olabilir.
Bu dört öneriyi takip eden hem küçük yaştaki öğrenciler hem de yetişkinler, işaret dili öğrenme sürecinde temel seviyeyi rahatlıkla aşabilir.
Dünya genelinde 300’den fazla farklı işaret dili bulunuyor.
Her ülkenin işaret dili ise kendine özgü; yani Türk İşaret Dili (TİD) ile Amerikan İşaret Dili (ASL) aynı değil.
İşaret dilleri de konuşulan diller gibi gramer kurallarına ve zengin bir kelime hazinesine sahip.
Bazı işaretlerse kültüre özgü olduğu için, farklı ülkelerin işaret dillerinde aynı kavramı ifade eden hareketler değişebiliyor.
Neden İşaret Dili Öğrenme Hepimizin Meselesi?
İşaret dili eğitimi yalnızca işitme engelli bireyler için değil, hepimiz için büyük bir kazanım. Çünkü bu dil, aslında toplumun farklı kesimleri arasında köprü kuran güçlü bir iletişim aracı. Erken yaşta işaret dili öğrenme fırsatı bulan çocuklar, hem işitme engelli arkadaşlarıyla anlamlı bağlar kuruyor hem de farklılıklara saygı duymanın ne kadar değerli olduğunu keşfediyor. Bu da onların yalnızca daha bilinçli bireyler değil, aynı zamanda daha duyarlı ve kapsayıcı bir nesil olmalarına katkı sağlıyor. Ayrıca toplumsal farkındalığı artırmak istiyorsak, sınavlara sıkışmış bir sistem yerine sınavların yerini ne alacak gibi yaklaşımları tartışmak gerekiyor.
Bugün geldiğimiz noktada, işaret dili eğitiminin okullarda yer alması artık bir lüks değil, bir ihtiyaç. Ailelerin, öğretmenlerin ve karar vericilerin bu gerçeği görmesi gerekiyor. Çünkü küçük yaşta atılan adımlar, ilerleyen yıllarda hem kişisel hem de toplumsal anlamda büyük değişimlere yol açıyor. İşaret dili öğrenme sürecine verilen her destek, aslında daha adil, daha eşit ve daha anlayışlı bir toplumun temellerini atıyor. Şimdi sıra, bu farkındalığı gerçeğe dönüştürmekte.